| Önce şunu açıp, içeride birisinin olup olmadığından emin olsak iyi olmaz mı? | Open Subtitles | ألا يجب أن نفتح هذا أولا للتأكد أنه لا يوجد واحد هنا؟ |
| Ne olursa olsun, o aptal sanat harikası binanın yanına gitmeyeceğimden emin olmalıyım. | Open Subtitles | أحتاج للتأكد أنه مهما حدث أن لا اذهب بالمقربة من تلك الأرض المزخرفة هناك |
| Birinin oraya dönüp onu gözetlemesi ve bir yere ayrılmadığından emin olması gerekiyor. | Open Subtitles | ليس جميعنا, شخص ما سيذهب إلى هناك.. ليبقي عينيه عليه للتأكد أنه لن يذهب إلى أي مكان. |
| Klanın geleceği için en iyi olanı nasıl seçeceğini öğrendiğinden ve böylece şef olmaya layık olduğunu ispat ettiğinden emin olacak. | Open Subtitles | للتأكد أنه يتعلم كيفة أختيار ما هو أفضل لمستقبل العشيرة |
| Tamam, sarsıntı geçirmediğinden emin olmak için seni hastaneye götürüp röntgen çekeceğiz, tamam mı tatlım? | Open Subtitles | حسناً سنأخذك للمستشفى ونأخذ بعض الأشعة السينية للتأكد أنه ليس لديك |
| Bu devasa konteynırlarla ikimizin de ne yaptığımızı görmediğinden de emin oluyorduk. | Open Subtitles | باستخدام الحاويات الضخمة للتأكد أنه ولا واحد منا يستطيع رؤية ما يفعله الشخص الاخر |
| Peşinden gitmeyi denedim iyi olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | بل حاولت اللحاق به للتأكد أنه بخير |
| İyi olduğuna emin olmak için içeri girmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط الذهاب للتأكد أنه بخير |
| Bir şey olmadığından emin olmak için zamana ihtiyacım var sadece. | Open Subtitles | أحتاج فقط بعض الوقت للتأكد أنه لا شيء |
| Sen ve Linda muhtemelen orda birlikte durdunuz, takip edilemeyeceğinden emin olmak için, kiralık bir kasa tutarak posta üzerinden sipariş verdiniz. | Open Subtitles | ربما أنت و " ليندا " وقفتما هناك معاً للتأكد أنه لم يكن ليكون متبع الأثر إليك طلبته بالبريد إلى صندوق بريد، بإستعمال طلبية مدفوعة |
| ...sırf emin olmak için. | Open Subtitles | ... فقط للتأكد أنه كان ، كما تعلم |