| Açıklamana gerek yok. Gösteriyi ekip, bir partiye gitmek istiyorsun. İkinci gösteriyi. | Open Subtitles | لست مضطراً للتوضيح ، قلت أنك ترغبين في ترك العرض والذهاب للحفل |
| Tatlım, partiye gitmediğin için pişman olduğunu itiraf eder misin? | Open Subtitles | عزيزتى هل يمكنك الاعتراف بأنك نادمة على عدم الذهاب للحفل |
| Belki partiye gitmeden önce, şey hakkında... Küçük problemimizi konuşup halletmeliyiz... | Open Subtitles | ربما علينا أن نتكلم بشأن تلك المشكلة الصغيرة قبل الولوج للحفل. |
| Kardeşime onu baloya götüreceğini söyledin sonra son dakikada iptal ettin. | Open Subtitles | اخبرت اختي انك ستصحبها للحفل ثم اخلفت وعدك في اخر وقت |
| Biz İsveç'de bir defa okur sonra parti yapmaya giderdik. | TED | في السويد نقرأ مرة واحدة ثم نذهب للحفل. |
| Daha sonraki bir trene binersek, Helen konsere yalnız gitmek zorunda kalmaz. | Open Subtitles | إذا ركبنا قطارا متاخرا قلن تضطر هيلين ان تذهب للحفل وحدها |
| Tamam efendim, onu şık bir Sinbad-tarzı komediyle partiye dahil edeceğim. | Open Subtitles | حسناً يا سيدي ، سأجعله يبدأ بكتابة نكات إستعداد للحفل |
| partiye giderken ahıra uğramak istiyorum. | Open Subtitles | مما يذكرني، علي المرور على الإسطبل قبل ذهابنا للحفل |
| İnan bana Kate, şu anda bir partiye gitmenin benim için hiç de doğru bir adım olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | صدقيني , كيت أنا أرى أن عدم ذهابي للحفل هو القرار الصواب في الوقت الحالي |
| Pek çok dostum partiye gelemedi. | Open Subtitles | لم يتمكن كثير من أصدقائي من أن يأتوا للحفل |
| partiye gitmediğim için pişmanlık duysam bile... bu, bazı şeyleri değiştiremeyeceğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | اتعلمين حتى لو ندمت على عدم ذهابى للحفل فلا يوجد ما نستطيع فعله الان |
| Ve neredeyse bu akşamki partiye gelemiyordum bile ama geldiğim için o kadar mutluyum ki. | Open Subtitles | و كدت لا آتي للحفل الليلة لكنني سعيد جداً أنني فعلت |
| Tamam, partiye katıI. Bu timsah ne kadar yiyebilir? | Open Subtitles | حسنآ ، إنضم للحفل ما الكمية التي يستطيع هذا التمساح أكلها؟ |
| "Olanlar geride kalsın. Sevgili oğlum, baloya gel. " demek mi? | Open Subtitles | عفا الله عما سلف طفلى العزيز , وتعال للحفل الراقص |
| Janey'den baloya gelmesini istedim ve nedendir bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد طلبت من جينى الذهاب معى للحفل وهى لا تعلم السبب |
| Şimdi parti için giyinmelisiniz çocuklar. | Open Subtitles | أتعرفان ، كان من المفروض أن ترتديا ملابس جيدة للحفل وقد أصبحتما قادرين على شرائها |
| Ama geç kaldınız. Bütün parti babama yardım etmek için burada. | Open Subtitles | لقد تأخرت، وصل جميع الحضور لمساعدة أبي في التحضير للحفل. |
| konsere gidemem. Kalabalığa karışamam. | Open Subtitles | لا يمكنني ان اذهب للحفل لا أستطيع أن اواجه الناس |
| Smokini cenaze için giymeyeceksin. Balo için giyeceksin. | Open Subtitles | انت لن تلبس البدلة الرسمية للدفن، انت تلبسها للحفل الراقص |
| Kız dansa gelmek istiyordu ve Matt'in de bir damı yoktu. | Open Subtitles | لقد أرادت الذهاب للحفل الراقص ولم يكُن لديها من أحد لترافقه |
| Ama bu partiyi devam ettirip buluşmaya birlikte gitmek istiyoruz. | Open Subtitles | ما قولك في أن نستمر بالإحتفال و نذهب للحفل سوياً |
| Baba! Okul balosuna gideceğiz. Mahvetme! | Open Subtitles | أبي نحن سنذهب للحفل الراقص معاُ لا تفسد ذلك |
| Koç, kış partisine gidecek bir kız en hızlı nasıl bulunur? | Open Subtitles | أيها المدرب،ما أسرع طريقة للحصول على رفيقة للحفل الشتوي؟ |
| Öküz erkek arkadaşın seni galaya davet etmediği için keyfin yok. | Open Subtitles | أنتِ في مزاج سيء لأن خليلكِ الأحمق لم يقم بدعوتك للحفل. |
| Cuma gecesi, emri hiçe sayarak yardım gecesine gittin. | Open Subtitles | ومع ذلك، ذهبت للحفل الخيري ليلة الجمعة الماضية، متجاهلاً الأمر التقييدي |
| Ve son dakika kargaşası içindeyken konser zamanı bir saat kaymış ve isim bir numaradan gelen bir mesaj öğrencileri değişiklik hakkında uyarmış. | Open Subtitles | وعند آخر دقيقة تمت إضافة ساعة زيادة للحفل وصلت رسالة نصية مجهولة المصدر |
| Bu akşam baloda turp gibi olmalısınız. | Open Subtitles | يجب ان تكونى متأهبة للحفل الراقص الليلة |