Randevu almak için Shawn'ın ismini vermek zorunda kaldım, ama beni kabul ettiler. | Open Subtitles | كان لا بُدَّ أنْ أُذكر إسمَ شون للحُصُول على موعد ، لَكنَّهم أَخذوني |
Pantolonundan parayı almak için... arka camdan sessizce girdim... ve küçük Ezel camdan girdi... ve onu uyandırdı. | Open Subtitles | تسللت من خلال النافذة الخلفية للحُصُول على المالَ من بنطاله ثم جاء إيزيل المخنث من خلال النافذه |
İstediğini almak için onlara yağ çekebileceğini sanırsın. | Open Subtitles | تَعتقدُ بأنّك يَجِبُ أَنْ تُزبّدُهم فوق للحُصُول على الذي تُريدُ. |
Tapınağa Bebe için kutsal su almaya gitti. | Open Subtitles | هي ذْهَبُت إلى المعبدِ للحُصُول على الماءِ المقدّسِ لبيب |
Tapınağa Bebe için kutsal su almaya gitti. | Open Subtitles | هي ذْهَبُت إلى المعبدِ للحُصُول على الماءِ المقدّسِ لبيب |
O kartı alabilmek için 18 yaşında olmalısın. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَكُونَ 18 للحُصُول على تلك البطاقةِ. |
Bana olan borcunuzu ödemediğiniz sürece... ıvır zıvırınızı almak için zahmet etmeyin. | Open Subtitles | ولا يُضايقُ المُحَاوَلَة للحُصُول على فضلاتِكَ خارج هنا... حتى تَدْفعُني الذي تَدِينُني. |
Senin mekanına gideceğini söylemişti, ...paradan hissesini almak için. | Open Subtitles | قالَ انه كان ذاهبا إلى شُقَّتِكَ للحُصُول على حصّتِه من النقود. |
Yardım almak için ne kadar beklemeniz gerekti. | Open Subtitles | مُنْذُ مَتَى عَمِلَ أنت يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ هنا للحُصُول على مساعدة؟ |
Sol kolundaki kılıcı almak için acelem var. | Open Subtitles | إني مستعجلة للحُصُول على السيفَ الذي بيدك اليسار أيضاً |
Kendimi bu işe adamadan, herkes tarafından sevilmek ve oylarını almak için kendimi feda etmeden ve insanların yüreklerine ve ruhlarına yardım etmeden önce | Open Subtitles | قَبْلَ أَنْ اكرّس نفسي واضَحّى بنفسي للحُصُول على الأصواتِ وأَنْ أكون محبوبا من الجميع واُسَاعَدَ الناسِ |
Görünüşe göre biri ehliyetini almak için hazır. | Open Subtitles | شخص ما مستعدُّ للحُصُول على رخصةِ سياره. |
Heidi Cluster kredi kartını Çarşamba saat 19.05'te benzin almak için kullanmış. | Open Subtitles | في 7: 05 مساءً للحُصُول على الغازِ. دَعوتُ المحطةَ. |
Onun gibi kadınlar, senin gibi adamları benim gibi adamlar hakkında tavsiye almak için kullanır. | Open Subtitles | نِساء مثل التي يَستعملنَ الرجالَ مثلك للحُصُول على النصيحةِ حول الرجالِ مثلي. |
Bakkala yoğurt almaya. | Open Subtitles | فقط إلى المخزنِ للحُصُول على بعض اللبنِ. |
Muhtemelen hediyelerini almaya gelen sıradaki aileydi. | Open Subtitles | تلك كَانتْ من المحتمل العائلةَ القادمةَ تَجيءُ فيها للحُصُول على هداياهم. |
Birkaç parça şeyini almaya geldim. | Open Subtitles | أنا فقط تَوقّفتُ - للحُصُول على بضعة مِنْ أشيائِها. |
Ben sadece, ah, bir uçak tamircisinden... muharebe taktikleri almaya alışık değilim, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد , آه، لَيسَ مستعملَ للحُصُول على النصائحِ المقاتلةِ... مِنْ ميكانيكي , ذلك كُلّ. |
Tai Chi malzemeleri almaya götürdüğün için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لأَخْذي للحُصُول على تجهيزاتِ tai chiي. |
Fazla mesai ücreti alabilmek için yangın çıkaran bir itfaiyeci duymuştum. | Open Subtitles | نيران مكانِ للحُصُول على الوقت الإضافي. لا تُخبرْني أنت تَسْقطُ أجسام للنقدِ الإضافيِ. |
Ve o yüzüğü alabilmek için ne kadar süre beklemem gerektiğinin farkına vardığımda, sana evlenme teklifi etmek için o kadar uzun süre bekleyemeyeceğimi biliyordum sadece. | Open Subtitles | وعندما أدركتُ كَمْ أنا يَجِبُ أَنْ يُوفّرَ للحُصُول على تلك الحلقةِ، أنا فقط عَرفتُ بأنّني لا أَستطيعُ أَنْ أَنتظرَ ذلك لمدة طويلة لطَلَب مِنْك زَواجي. |