| Üzerlerinde, şeytanlar gibi zıplayan insanlar paket yapıp onları dışarıya taşıyorlardı. | Open Subtitles | وفوق هذه الفوضى كان العمال يحملون هذه المقتنيات ويلقون بها للخارج |
| dışarıya çıktın, salıncağa oturdun ve ben de sana battaniye getirmeye gittim çünkü sen o katatonik, tuhaf yerden ayrılmayı reddettin. | Open Subtitles | لقد ذهبتي للخارج و جلستي على الأرجوحة و ذهبت أنا للداخل لأحضر الغطاء لأنكِ رفضت الدخول و كنتِ في حالة غريبة |
| Belki dışarıda güzel bir gece geçiririz? | Open Subtitles | وربما ستصطحبني للخارج لقضاء ليلة مثيرة ؟ |
| Beni ilgilendirmez ama, oraya yalnız mı gidiyorsunuz? | Open Subtitles | انت تعلم, هذا ليس من شأني كما اظن, لكن انتم يا رفاق ستذهبون للخارج بمفردكم؟ |
| Baktığınız için teşekkür ederiz. Sizi geçireyim. | Open Subtitles | حسناً, شكراً لالقائكم نظرة سأرافقكم للخارج |
| Biz üçümüz, ezikler, daha önce hiç şehir dışına çıkmazken şimdi yurtdışına çıkıyorduk. | Open Subtitles | ثلاثتنا لم يسبق لنا الخروج من مديتنا والآن سنسافر مجاناً للخارج لأول مرة |
| İçeri girip bir çıkış yolu aramaya çalışacağım. Dua biliyorsanız, dua edin. | Open Subtitles | سوف أدخل و أرى إذا ما كانت تقود للخارج فإذا كنتم تصلون فإستمروا |
| Merak ettim de dün akşam dışarıya sadece hava almak için mi çıktın, yoksa başka bir neden var mıydı? | Open Subtitles | لقد كنت أتساءل فقط هل حقاً ذهبت للخارج لاستنشاق الهواء النقي الليلة الماضية ؟ أو كان هناك سبب آخر ؟ |
| Silah seslerini duymuş olmalılar, onlar buraya gelmeden dışarıya haber vermen gerek. | Open Subtitles | سيسمعون تلك الطلقات لذا ستحتاجين إلى إيصال الإشارة للخارج قبل أن يعودوا |
| Ama uyanmasının mümkün olmadığını söylediler. dışarıya çıkmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | لكنهم من الممكن ألا يكونوا قد استيقظوا إنه السبيل الوحيد للخارج |
| Şimdi dışarıya bak ve bana ne görmediğini söyle ayrıca olayı ilginçleştir. | Open Subtitles | الآن ، إنظري للخارج و أخبريني ما ليس موجدا هناك و إدهشيني |
| Silah seslerini duyunca dışarıya baktım ve bir adamın koşarak uzaklaştığını gördüm. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بعض الطلقات فحسب ثُم نظرتُ للخارج ورأيت بعض الأشخاص يهربون |
| Sonraki dörtlükte, kollar dışarıda ve sonra içeride. | Open Subtitles | الأربعة التالية الزراع للخارج وبعد ذلك للداخل |
| Tamam, siz ikiniz, neden ikiniz de dışarıda halletmiyorsunuz bunu? Hadi, dışarı. | Open Subtitles | حسنًا, انت الآخر لماذا لا تأخذوه للخارج انتما الاثنان؟ |
| Bu şey üstümdeyken oraya gidersem siyahlardan birisi beni öldürür. | Open Subtitles | إذا ذهبت للخارج وانا مُرتدي هذا,أحد الرجال السود سيقتلني |
| - Hadi. Seni kapıya kadar geçireyim. | Open Subtitles | ـ ولكن شكراً لك ـ هيا , سأتمشى معك للخارج |
| Tavsiye ettiğiniz gibi, Jung yurtdışına gidecek ve tecrübe kazanacak. | Open Subtitles | وكما طلبت ، سيد جونغ سيسافر للخارج ليكتسب بعض الخبرة |
| Eğer ani bir hareket yaparsam, burayı asla geçemezdim ve bu benim tek çıkış yolumdu. | Open Subtitles | لو أخترقتها سوف لا أقدر أن أعبر هذا الأنحدار و هذا هو طريقي للخارج |
| Oda gazla dolmuştu, Ben de onu açık havaya çıkardım. | Open Subtitles | الغرفة كانت مليئة بالغاز لذلك جذبتها للخارج حيث الهواء الطلق |
| Mahkûmun biri para verir çıkar. Diğeri Vali'nin kuzenini tanır. | Open Subtitles | . أحد السجناء سيشتري طريقه للخارج الآخر يعرف إبن عم الحاكم |
| Kendi dışıma çıkıp kendime baktığımda, anlarsın ya kendimi görüyorum. | Open Subtitles | .. عندما خطوة للخارج مثل عندما أنظر لنفسي و أرى |
| Aletin ucu dokuya baskı yaptığında, mekanizma dışa doğru genişler ve duvarın tersinde elverişli bir yarık açar. | TED | إذا كان الرأس الحاد يضغط باتجاه الأنسجة الأداة تمتد للخارج والزوايا تلتصق بالحائط |
| dışarı çıkalım, sana söyleyeceğim bir şey var. | Open Subtitles | دعينا نذهب للخارج لدي حقا شيء أخبرك به هل يمكننا ذلك؟ |
| dışarı çıkarın, biraz temiz hava alsın. Celseyi sonlandırıyorum. | Open Subtitles | خذوها للخارج لتستنشق بعض الهواء ، المحكمة أجلت |
| Şimdi, dışarı çık ve biz çağırana kadar gelme | Open Subtitles | بالطبع تتذكرين هذه اللعبة لقد اعتدتِ أن تلعبيها اذهبي للخارج ولا تعودي ولحين أن نخبرك |
| Tüm hislerimi bir yere tıkıp o hislerden öylece kurtulamam. | Open Subtitles | لا استطيع بجعل مشاعري ملتفة حول كرة أقوم بدحرجتها للخارج |