Biz sadece Mail'lere cevap verecek, ayak işlerini yapacak birini arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نَبْحثُ عن شخص ما للرد على البريدِ، و إدراة المهام. |
Farkettim ki hiçbirinizin bu sabahki telefonlarıma cevap verebilecek kadar cesareti yokmuş. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس لأي منكما الجرأة للرد على مكالماتي الهاتفية والتحدث معي |
Neredeyse hiç cevap almadım. Zaten 14 yaşında bir çocuğa niye cevap yazsınlar? | TED | فلم يستجب أحد. وعلى أي حال ما الذي سيدفعهم للرد على طفله؟ |
Boşluğa ateş ederek bizi tepki vermeye kışkırtmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | اطلاقهم للنار في الفضاء كدعوتهم لنا للرد |
Fakat yeni bir fikir ortaya koyduğunuz anda her yeni fikre iki kelimeyle başlayan garip bir yanıt verme modası var. | TED | ولكن في اللحظة التي تقدمون فيها فكرة جديدة، هناك ذلك الميل الغريب العجيب للرد على كل فكرة جديدة. بدءًا بكلمتين اثنتين. |
Her birine cevap vermeye vaktin yok. Eğer insanlar yazarsa ben de bunu yapabilirim. | Open Subtitles | سوف أبقى إن كنت تسمح لي مساعدتك ، لم يكن لديك الوقت للرد على كل واحد منا |
Bayan President, yanıtlamak için 30 saniyeniz var. | Open Subtitles | شكراً لك سيدتى الرئيسة , لديك ثلاثون ثانية للرد |
CD: Ed, tüm bu tartışmalara verilen bir cevap şu: Bu takipleri, dinlemeleri, sızmaları hakikaten neden umursamalıyız ki? | TED | كريس: إد إعطني إجابة واحدة للرد على الجدل حول: بصدق لماذا علينا أن نهتم بهذه الرقابة؟ |
Birinin siber saldırısına uğradığımızı düşünelim. Buna kinetik bir saldırıyla cevap verebilecek becerimiz var mı? | TED | لو هاجمنا أحدهم إلكترونيا، هل نملك القدرة المناسبة للرد باستعمال هجومٍ حركي؟ |
İşyerin gerçekten değişim yapmaya niyetliyse cevap vermeleri için onlara da bu aracı sunmaya karar verdik. | TED | واذا كان مديرك برغب بالتغيير، قرننا أن نقدم لهم هذه الأداة للرد. |
Twitter'ın gelişimine kullanıcıların katkılarından biri de belirli bir kişiye veya mesaja cevap verme metodu geliştirmeleri ile oldu. | TED | واحدة من الطرق العديدة التي شكلت تطور تويتر كانت بإختراع طريقة للرد على شخص بعينه أو رسالة محددة. |
Bu soruyu bir beyin ölümü uzmanına sordum. Benim sorularıma cevap verme gafletine düşen Stephanie Mann'e. | TED | لقد سألت هذا السؤال لخبير في الموت الدماغي ستيفاني مان، الذي كان أحمق بما فيه الكفاية للرد على رسائلي الإلكترونية |
Bu yanıt çözüm odaklı. İnsanların bulundukları yerde ne yapabileceklerine bakıp buna cevap veriyor. | TED | إنّه يركز على الحلول. وكثيرا ما ينظر إلى ما يمكن أن يفعله الناس وأين هم ، للرد على هذا. |
Ve artık senin bile anlaman gerekiyor, onlara verecek oldukları tek cevap bu! | Open Subtitles | و الآن ، يجب عليك أن ترى أن هذه هى الطريقة الوحيدة للرد عليهم |
Her şeye cevap verebileceğime söz veremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعد بالتفكير في أي شيء للرد على كلامك .. على الرغم من؟ ؟ |
Vincent'a Horatio'nun ateşine tepki verecek kadar zaman kalmıyor. | Open Subtitles | لم يكن هناك ما يكفي من الوقت ل فنسنت للرد على اطلاق النار هوراشيو. |
"Çağrıyı yanıtlamak için sıran geldiğinde beni bul. | Open Subtitles | "جدني عندما يأتي دورك للرد على الاستدعاء |
Senin de telefonu Açman uzun sürüyor herhalde, ha? | Open Subtitles | لقد استغرقت وقتا طويلا للرد على الهاتف |
Artık onu püskürtecek gücümüz olmadığını biliyor. | Open Subtitles | هو يعرف أن ليس لدينا القوة الآن للرد عليه |
Kabile Meclisi ofisine. Telefonları cevaplayacak birisi lazım. | Open Subtitles | لمجلس القبيلة، يحتاجون لشخص للرد على الإتصالات |
Collier bir çeşit saldırı düzenliyorsa, karşılık vermek için ofis malzemelerinden daha fazlasına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | ولكن إذا كان كولير يقود نوع من الهجوم نحن بحاجة إلى شيء أكثر من لوازم المكاتب للرد |
Uçuş yarın öğlen ve cevaplamak için beş dakikamız var. | Open Subtitles | الرحلة ستغادر ظهر الغد. لدينا 5 دقائق للرد. |