| Radara göre şimdiden sahil kesiminde yağış başladı.... ...ve hızla kuzeye doğru ilerliyor. | Open Subtitles | الرادار يظهر بالفعل زيادة عجلة السرعة عبر المناطق الساحلية و تتحرك بسرعة للشمال |
| İhtiyacın olan parayı aldın mı? Tekrar kuzeye gidecek misin? | Open Subtitles | هل حصلت على المال اللذي تريده، هل ستذهب للشمال ثانية؟ |
| Sana yardım sözü verecek olup orduyu kuzeye gönderirsem, karşılığında sunacak neyin var? | Open Subtitles | ماذا يجب أن تقدميه ؟ مقابل كلمتي التي سأساعدك بها لإرسال جيشٍ للشمال |
| İhtiyacın olan parayı aldın mı? Yine Kuzey'e gidecek misin? | Open Subtitles | هل حصلت على المال اللذي تريده، هل ستذهب للشمال ثانية؟ |
| kuzeye doğru yola çıkmıştık ki, korucular bizi fark etti. | Open Subtitles | بينما نشق طريقنا للشمال ، إثنان من رجال الدوريات شاهدونا |
| Telefonun yerini tespit ettik, kuzeye doğru gidiyor. Peşine ekip gönderelim mi? | Open Subtitles | لدي تحديد مواقع بالاقمار الصناعية على الهاتف يتوجه للشمال هل نرسل وحدات؟ |
| Ağaç kesmek Minty'nin fiziksel gücünü arttırdı ve odunları gemiyle kuzeye götüren özgür siyahi denizcilerle tanıştırdı. | TED | تقطيع الخشب زاد من قوة منتي البدنية وجعلها على اتصال مع البحارة السود الأحرار الذين يشحنون الخشب للشمال. |
| Tahminim şu ki, İskoçlar 2018 yılında bağımsızlık için oy verirlerse, Londra hükûmeti Edinburgh'u yakıp kül etmek için kuzeye bir ordu göndermeyecek. | TED | توقعي أنه في عام 2018 سيصوت الأسكتلنديين للاستقلال فإن حكومة لندن لن تقوم بإرسال أي جيش للشمال لأحراق أدنبره. |
| Zaten kuzeye gideceklerdi. Geçerken bizi de nehrin orada bildiğim mükemmel bir piknik yerine bırakacaklar. | Open Subtitles | فريق المداهمات ذاهب للشمال على أية حال لذا سيأخذوننا معهم ويلقونا لنأخذ نزهة على النهر |
| Elbette. 50 kişiyle hala kuzeye gidiyorsa, cesareti var. | Open Subtitles | طبعا،وخاصة ان كان متجها للشمال بخمسون رجلا ،فهذا لا تنقصه العزيمة |
| İnsanlardan uzak durup, kuzeye varıp özgür oluruz! | Open Subtitles | نبقى بعيدا عن الناس و البيوت ، يمكننا الوصول للشمال و نتحرر |
| Eğer kasabanın güney yakasındaysanız, kuzeye doğru gidin. | Open Subtitles | إذا كنتم بالجهة الجنوبيه من المدينه إذهبوا للشمال |
| "Riga"'ya en hızlı biçimde kuzeye gitmesini emretmek. | Open Subtitles | أن نأمر ريجا بالإتجاه للشمال بأقصى سرعة ممكنة |
| Ama Portland güneyde. Sen kuzeye gideceğini söylemiştin. | Open Subtitles | بورتلاند فى الجنوب لقد قلت أنك ستتوجه للشمال |
| Önüne bak. Gidebildiğin kadar kuzeye git. | Open Subtitles | انظري للطريق جيداً واتجهي للشمال بقدر إستطاعتك |
| İlişkimiz kesildi. 1 - L kuzeye inişe geçebilirsiniz. | Open Subtitles | لا نستطيع رؤيتك الاتجاه للمدرج ل1 يسارا للشمال |
| Yollar, kuzeye kaçan mültecileri taşıyor. | Open Subtitles | الطرق مزدحمة بسبب اللاجئين الهاربين للشمال |
| Sade ve ucuz yenilik ile, Güney yarım küre Kuzey ile arayı kapatıyor hatta bazı durumlarda önüne geçiyor. | TED | مع الابتكار المُقتَصِد الجنوب العالمي هو فعلياً يلحق وفي بعض الحالات حتى يقفز للشمال. |
| Bu yüzden eşyalarınızı toplayın ve ait olduğunuz yere, Kuzey'e dönün. | Open Subtitles | فمن الأفضل لك أن تحزم حقائبك تعود للشمال حيث تنتمي |
| İnsanlardan sola bakan bir koyun çizmelerini istedim. | TED | طلبت من الناس ان ترسم خروف متجه للشمال. |
| Nisan, kuzeyde hayat yeniden başlıyor. | Open Subtitles | إبريل، و ها هي الحياة تعود للشمال النائي |
| Ormana 15, kuzeydeki koya da 10 adam gidiyor. | Open Subtitles | نحتاج إلى 15 رجلا في الغابة و 10 اخرين للشمال |
| Daima kuzeyi gösteriyor. | Open Subtitles | من النجمة التي وقعت منها والتي تشير دائما للشمال |
| Kenar mahallelerin nasıl olduğunu biliyoruz, o yüzden kuzeyden gidip ölü alandan kaçınabiliriz. | Open Subtitles | كلنا نعرف الضواحي كيف هي يمكننا أن نذهب بالأسفل ونتجنب هذا القطاع ونذهب للشمال |
| Hatta kurdu bile Duvar'ın kuzeyine, ait olduğu yere salacağız. | Open Subtitles | حسنُ وسوف نترك الذئب يذهب للشمال حيث ينتمي |
| kuzeye mi güneye mi? kuzeye. | Open Subtitles | الهدف يتحرك خارج القطار للشمال أم للجنوب؟ |
| kuzeydoğuya gitmenin sebebi kızınmış gibi geliyor bana, doğru mu? | Open Subtitles | لماذا يراودنى إحساس بأن ذهابك للشمال الشرقى له علاقة بإبنتك؟ |
| “Yeraltı Demiryolları”nı, güvenli evleri, gemi kaptanlarını ve kuzeyde kaçak köleleştirilmiş insanları barındıran vagon sürücülerinin gizli bir ağını duymuştu. | TED | وكانت قد سمعت عن "سكة حديد تحت الأرض،" وهي شبكة سرية من المنازل الآمنة، قباطنة سفن، وسائقي عربات على استعداد لإيواء العبيد الهاربين في طريقهم للشمال. |