"للعدل" - Translation from Arabic to Turkish

    • adalet
        
    • adil
        
    Ama bu sayede, sosyal medyayı sosyal adalet algısında araç olarak kullanabiliriz; eğiten, iletişimi tetikleyen bir araç, bu da yetki sahiplerini, direkt mağdurları görerek bir konu hakkında bilinçlendirebilir. TED لكن بهذه الطريقة، يمكننا البدء باستخدام التواصل الاجتماعي كأداة فعالة للعدل الاجتماعي، كأداة للتثقيف، للحث على الحوارات، لجعل من في السلطة واعياً لقضية بالاستماع إلى من هم متأثرون مباشرةً بها.
    Herkesin arkasına sığınabileceği temel adalet ve eşitlik sorunları olarak görülür. TED سيُنظر إليها كقضايا أساسية للعدل والمساواة التي يمكن أن يدعمها أي شخص.
    1935'te Almanya adalet Bakanı oldu. Open Subtitles ثمّ أصبح وزيراً للعدل في ألمانيـا عـام 1935
    adalet istiyorsunuz, insanların size karşı adil olmasını saygılı olmasını istiyorsunuz. Open Subtitles الخبزأيضا أنتم عطشي للعدل لكي يعاملكم الناس بالعدل لكي يعاملكم الناس باحترام
    Diğerlerinden öğrendiğim bir şey var ki dünya yüzeyinde güneş tarafından ısıtılmış adil bir bölüm yok. Open Subtitles من الذى رأيته و تعلمته من الآخرين لا وجود للعدل المطلق فى النصيب على سطح الأرض التى تدفئها الشمس
    adil olmak gerekirse benim de buralarda yaptığım çok bir şey yok. Open Subtitles إحقاقـا للعدل ، لست ذا نفـع كبير هنـا الآن
    Söylemeye çalıştığım şey şu adalet isteyenler, onlar ödülsüz kalmayacak. Open Subtitles من منكم جائع للعدل هؤلاء هم الذين سوف يباركوا
    Feridun amcam kendini adalet bakanı olarak atamıştı bu yeni cumhuriyete Open Subtitles فيردون اعلن نفسه , كوزير للعدل في الجمهورية
    Yöntemin farklı olabilir; fakat sen de adalet duygusu var. Open Subtitles قد تكون وسائلك مختلفة لكنك تمتلك فهمًا للعدل
    Büyük büyük babası Eugen 1915'te kabine üyesiydi ve adalet bakanı olacağını sanıyordu. Open Subtitles جده الاول يوجن هوكسينهيفن... ...كان وزيرا عام 1915 توقع ان يكون وزيرا للعدل
    Nazik bir adam değildi, ama kaba saba da olsa, onu adalet ve özgürlüğe yönelten ahlaki bir yanı vardı. Open Subtitles لم يكن رجلاً حنوناً لكن كان بداخله دافع أخلاقي شديد للعدل والحرية
    Aynı yurtdışında düşmanlarla savaştığım kadar şiddetle burada, ülkemizde de adalet için mücadele edeceğim. Open Subtitles وسأقاتل للعدل هنا في موطننا كما قاتلت أعداءنا بشراسة خارج البلاد
    adalet ve doğruluğa bir tahttan daha iyi hizmet edemez misin, tüm insanlar iyiliğin ve gücünden yararlansın diye? Open Subtitles ألا يمكن للعدل و الصدق أن تخدمهما أكثر و أنت على العرش ؟ و حيث ربما يمكن لجميع الناس أن يستفيدون من طيبتك ...
    adalet ve doğruluğa bir tahttan daha iyi hizmet edemez misin tüm insanlar iyiliğin ve gücünden yararlansın diye? Open Subtitles ألا يمكن للعدل و الصدق أن تخدمهما أكثر و أنت على العرش ؟ و حيث ربما يمكن لجميع الناس أن يستفيدون من طيبتك ...
    Ely. Ely, bekle. Bu tek adil yol. Open Subtitles الي)، (الي)، إنتظر، إنها الطريقة الوحيد للعدل)
    adil mi? Gerek yok. Open Subtitles ليس هناك داعى للعدل
    Danny, adil olmasına gerek yok. Open Subtitles لا علاقة للعدل بهذا
    Hiçbir şey adil değil. Open Subtitles لا وجود للعدل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more