"للمشي" - Translation from Arabic to Turkish

    • yürüyüşe
        
    • yürümek
        
    • yürüme
        
    • Yürüyüş
        
    • yürümeye
        
    • yürüyeceğim
        
    • yürünebilir
        
    • yürümeyi
        
    • yürüyüşü
        
    • yürüyerek
        
    • yürüyüşüne
        
    • yürümem
        
    • yürüyüp
        
    • Gezmeye
        
    • Yürüyüşlere
        
    Evet, güneş hala ısıtıyor. Nehir kenarında yürüyüşe çıkmak için güzel bir akşam. Open Subtitles جيّد، الشمس لازالت دافئة والأمسية مناسبة للمشي قرب النهر
    Ormanda yürüyüşe çıkmıştım döndüğümde, aradan bir gün geçtiğini söylediler. Open Subtitles ذهبت للمشي في الغابة وعند عودتي، قيل لي أنني اختفيت لمدة يوم.
    Kızlar, biraz yürüyüşe ne dersiniz? Open Subtitles يافتيات هل تردن الذهاب للمشي و الحصول على بعض البيره
    Hayatta kalmak, düşünmek ya da yürümek için gerekli bir organ değil. Open Subtitles أعني هو لا يحتاجه للنجاة أو للتفكير أو .. لا أعلم للمشي
    Kısa bir yürüyüşe çıkmamız lazım. Hazır mısın? Open Subtitles أنا وأنت المفروض أن نذهب للمشي السريع هل أنت مستعدّ؟
    "yürüyüşe çıktım, sonra gelin. Open Subtitles خرجت للمشي سأعود لاحقاً ، جينيفر مرحباً، إيما
    Uykusuzluk çekiyorsunuz ve gece yarısı yürüyüşe çıktınız. Open Subtitles ،كنتِ تعانين من الأرق ،وذهبتِ للمشي في منتصف الليل
    - yürüyüşe çağıracaktım, ama çok yorulabiliriz. Open Subtitles اوه,كنت اريد القول بان نذهب للمشي ,ولكننا سنكون تعبين ابريل..
    Ya da, yeterince iyi hissedersen belki kısa bir yürüyüşe çıkıp, büyük eve gidip, onları davet edebiliriz. Open Subtitles أو تشعرين بتحسن للمشي لمسافة قصيرة لنذهب إلى المنزل لزيارتهم
    Ve hepimiz iyileştiğimizde, uzun bir yürüyüşe çıkabiliriz. Open Subtitles وعندما تشفى إصاباتنا يمكننا الذهاب للمشي
    Ee, belki daha sonra hep birlikte vadide yürüyüşe çıkarız. Open Subtitles ... لذا لربما لاحقاً نستطيع جميعاً الذهاب للمشي في الوادي
    Onunla takılıyoruz, yürüyüşe çıkarıyoruz. Open Subtitles كلّنا ساهمنا في ذلك، أمضينا الوقت معه.. اصطحبناه للمشي..
    Günler saklanmak, geceler yürümek içindi. TED النهار كان مخصصاً للإختباء والليل للمشي.
    İster Afrika'nın tepelerinde yürümek için donanımlı olalım, isterse deniz altına dalmak için donanımlı olalım, esasen aynıyız. TED سواء كنا جاهزين للمشي على تلال أفريقيا أم جاهزين للغوص تحت الماء، نحن نعتمد نفس الأساس.
    Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde hamile bir kadın düşünün. Kontrole gitmek için en yakın doğum kliniğine 17 saat yürümek zorunda. TED تخيلوا امرأة حامل في جمهورية الكونغو الديمقراطية، تضطر للمشي 17 ساعة لأقرب عيادة ما قبل الولادة ريفية للحصول على فحوصات.
    yürüme mesafesinde olmadığı taktirde, şu tepeden bu tepeye gidemiyorlar. Open Subtitles إنهم عاجزين على الحصول من هذا التل إلى تلك إلا انها قريبة بما فيه الكفاية للمشي
    Kadınların kamudaki yeri bahçelerin, heykellerin, Yürüyüş yollarının olduğu revaklar. TED مكان الجمهور في الأروقة ضمن الحدائق، مع المنحوتات، ومع ممرات للمشي فيها.
    Tıpkı balıkların yüzmeye veya kuşların uçmaya ya da geyiklerin koşmaya ihtiyacı olduğu gibi, bizim yürümeye ihtiyacımız var. TED كما يحتاج السمك للسباحة أو الطيور للتحليق أو الأيل للركض، نحتاج نحن للمشي.
    Ben biraz yürüyeceğim. Open Subtitles سأذهب للمشي قليلا , سأعود خلال دقيقة
    Daha yürünebilir bir şehirde mi yaşıyorsun? Veya pek yürünemeyen bir şehirde mi yaşıyorsun? Veya şehrinin neresinde yaşıyorsun? TED هل تعيش في مدينة أكثر قابلية للمشي أم تعيش في مدينة أقل قابلية للمشي أو, أين تعيش في مدينتك ؟
    Her sabah arabasını otoparka park ederken yürümeyi imkânsız hale getiren topuklu ayakkabılarını giyerken onunla ilgili her şey zahmetsiz görünüyordu. Open Subtitles كل صباح عندما تقف في مواقف السيارات ترتدي تلك الأحذية المظنية للمشي كل شيء بخصوصها بدا سهلاً
    Bu dünyada birçok insan hâlâ ilk ay yürüyüşü yapan insanın Michael Jackson olduğunu sanıyor. Open Subtitles يفكرون مثل مايكل جاكسون... للمشي على سطح القمر
    Otobüsü kaçırdım. yürüyerek geldim. Open Subtitles وفوّتُ الحافلة هذا الصباح، اضطررتُ للمشي
    Günümüzde gençler doğa yürüyüşüne çıkıyor bizim gençliğimizde yoktu. Open Subtitles في أيامنا هذه ، يذهب للشباب للمشي لكننا لم نكن هكذا في شبابنا
    İşe gitmek için. Artık emniyet şeridinden yürümem gerekmiyor. Open Subtitles للوصول للعمل، لكي لا أضطر للمشي في طريق توقف الشاحنات
    Bu insanların zenginliklerini göstermek için yanlarında kaplumbağalarla yürüyüp kendilerini onların hızına uydurmak gibi bir gelenekleri vardı. TED وهذا النظام فلانور كان قد ظهر من اجل رفاهية خاصة انه يقوم على اخذ سلحفاة للمشي اي وضع سلحفاة في طريق
    Gezmeye gidiyordu. Open Subtitles لقد قالت انها ستذهب للمشي
    Yürüyüşlere çıkarıyorum. Bir yerlerde yemek yediriyorum maçlara falan götürüyorum. Open Subtitles أحب أن اصطحبه للمشي واصطحابه ايضا لتناول بعض الوجبات الخفيفة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more