Yeni başkanla çalışmanı istiyorum ve ona başarısızlığın asla umutsuzluğa neden olmamasını hatırlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | واوصيك بان تعمل مع الرئيس الجديد وان تذكره عندما يحتاج للتذكر ان الفشل لا يجب ان يقود لليأس |
Bir polise teslim olmayı düşündürecek kadar umutsuzluğa yeter. | Open Subtitles | كفى لليأس الذي يجعل شرطيّا يفكّر في الإستسلام |
umutsuzluğa düşmeniz için daha geçmesi gereken birkaç safha daha var. | Open Subtitles | صدقيني هنالك عدة مراحل نمرُّ بها قبل أن يكون هنالك أي سبب لليأس |
Varoluşçuluk çoğunlukla umutsuzluk felsefesi olarak anlaşılır. | Open Subtitles | الوجودية غالبا ما تناقش كأنها فلسفة لليأس |
Hepimizin anlayabileceği gibi içine düştüğü o ruh yalnızlığında çaresizliğe kapılmak çok kolay. | Open Subtitles | أيّ واحد منّا قد يجد، أن في هذا الحبس الإنفرادي للروح إذا جاز التعبير، إننّا نستسلم لليأس. |
Burada çaresizliği yer yok, değil mi, Guido? | Open Subtitles | لا مكان لليأس ها هنا... أليس كذلك يا (جويدو)؟ |
İyi bir fikir olmadığını biliyorum ama yine de bir fikir. Bir fikrimiz olduğu sürece vazgeçmemeliyiz. | Open Subtitles | أعلم انها ليست فكرة رائعة لكنها فكرة وما دام هناك فكرة فلا مجال لليأس |
umutsuzluğun ve kötümserliğin bizi tüketmesine, enerjimizi bitirmesine, hayallerimizi sınırlandırmasına ve daha iyi ve parlak bir gelecek görüşümüzü karartmasına izin verdik. | TED | سمحنا لليأس والتشاؤم لاستنزافنا، استنزاف قوتنا، والحد من تخيلاتنا وتعتيم بصيرتنا من أجل مستقبل أفضل وأكثر إشراقًا. |
Ama umutsuzluğa teslim olamayız. | TED | ولكن لا يمكننا الاستسلام لليأس. |
Bana inananlarsa umutsuzluğa düştüler. | Open Subtitles | أما الذين صدقوني فقد رضخوا لليأس. |
umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لليأس |
Beni umutsuzluğa sürüklüyorsun. | Open Subtitles | انك ستقودني لليأس |
Asla umutsuzluğa kapılmamalısın. | Open Subtitles | لا يجب أن تستسلم لليأس أبداً |
Illumi, Killua'nın Gon ile arkadaş olma arzusunu ayaklar altına alıp Killua'yı umutsuzluğa sürüklemişti. | Open Subtitles | "دحر (لومي) رغبة أخيه في أن يكون صديقاً لـ (جون) وتركه لليأس" |
Onur başarısız olursa, umutsuzluk galip gelir ve hepsi adamın yıkımına neden olur. | Open Subtitles | وعندما يفشل الغرور يأخذ اليأس مكانه وكل هذا يقود لليأس |
Panik, heyecana sebep olur. Heyecan da umutsuzluk ve çözümsüzlük getirir. | Open Subtitles | الذعر يؤدي للهستيريا, والهستيريا تؤدي لليأس وذلك لن يقودك للحل |
Bunun ismi "Craig'in umutsuzluk ve Göz Açılma Dansı." | Open Subtitles | هذا شيء أدعوه... رقص كريج لليأس و الإسترشاد |
Yalnızca aylardır çaresizliğe itilen, reddedilen ve ilgisiz davranılan bir adamım, yalnızca şirketinize neler katabileceğini size yüz yüze anlatmak için tek bir fırsat isteyen bir adamım. | Open Subtitles | أنا فقط رجل مندفع لليأس منذ شهور من الرفض وعدم المبالاه |
Çünkü pek çoğumuz imkânsız durumlarda çaresizliğe düşüp vazgeçeriz. | Open Subtitles | ... لأن العديد منا أستسلم لليأس عندما واجه الخيار المستحيل |
Burada çaresizliği yer yok, değil mi, Guido? | Open Subtitles | لا مكان لليأس ها هنا... أليس كذلك يا (جويدو)؟ |
İyi bir fikir olmadığını biliyorum ama yine de bir fikir. Bir fikrimiz olduğu sürece vazgeçmemeliyiz. | Open Subtitles | أعلم انها ليست فكرة رائعة لكنها فكرة وما دام هناك فكرة فلا مجال لليأس |
İntihara meyleden, korkunç bir umutsuzluğun rengi. | Open Subtitles | أللون هو لليأس الشديد على حافة الأنتحار |