göründüğüne katılıyorum. Gözlemlediğimiz şeyi kopyalamak yüzlerce kuyruklu yıldız alırdı. | TED | أترون، إنه يحتاج لمئات من المذنبات لإعادة إنتاج ما لاحظناه. |
Bunu yüzlerce insanın almasına ihtiyacımız vardı. | TED | قد احتجنا لمئات من الاشخاص أن يشتروا هذا. |
Ama neyse ki, şu fotoğrafa harcanan emek ve size anlattığım hikâyeden tahmin edebileceğiniz gibi dünya çapında başka yüzlerce insanın yüzlerce tuhaf, eksantrik hikâyesi var. | TED | وعلى أية حال فالجهد الذي بذلته على تلك الصورة والقصة التي رويتها لكم كما تصورتموها هنالك المئات من القصص الغريبة والعجيبة لمئات من البشر حول العالم. |
Bu tür, bilim adamları tarafından henüz keşfedildi ancak Tibetliler yüzlerce yıldır onları tanıyor. | Open Subtitles | هذا النوع اكتشفه العلماء موخرا لاكنه معروف للتبتيين لمئات من السنين |
Bunlar yüzlerce gizli mahkeme davalarının belgeleri, hepsinin de üzerleri çizilmiş. | Open Subtitles | هذه هي نصوص لمئات من المحاكمة السرية وكلها منقحه ومع ذلك علينا نقلب كل صفحة |
Bunun yerine siz, yüzlerce insana içecek mi ısmarlıyorsunuz? | Open Subtitles | وبدلاً من هذا أنت تقوم بشراء المشروبات لمئات من الناس؟ |
yüzlerce yıl boyunca, ortodoksluğun hüküm sürdüğü dönemler boyu, kabul gören gerçek Baba Tanrı, yaratıcı, değişmeden kalmıştır ve bu sebeple de tanımlanmış şekliyle acı veya mutsuzluk hissedemez. | TED | لمئات من السنين, كان الرأي السائد والحقيقة المقبولة هي أن الرب الأب الخالق لا يتغير ونتيجة لهذا فهو بطبيعة الحال لا يمكن أن يشعر بالألم أو الحزن |
yüzlerce rezil dava yürüttüm... | Open Subtitles | لقد نظرت لمئات من الأفعال الخادعة |
En yakın doktor yüzlerce verst uzakta. | Open Subtitles | ليس هناك طبيب لمئات من الأميال |
Bana çocuklarımla beraber yeryüzünde yürüyebileceğim yüzlerce yıl sözü verdin. | Open Subtitles | ... لقد وعدتيني لمئات من سنين المشيء على الأرض مع أطفالي |
yüzlerce insan için yeterince su ve yiyecek var. | Open Subtitles | يوجد طعام كافي وماء لمئات من الناس |
- Zavallı Mitchell, bu espriyi yüzlerce defa duydu. | Open Subtitles | (ميتشل) المسكين , أن عليه أن يستمع إلى ذلك لمئات من المرات |
Şuradaki gümüş olan gibi , mesela şuradaki gümüş olan. Bu , yere en az bağlantısı olacak şekilde mıknatıslarla nasıl havada tutacağımızı bulmak için yaptığımız yüzlerce deneyin sonucunda ortaya çıktı. | TED | تي إس : حسنا ، مثل الكائنات التي ترفعها المغناطيسية مثل تلك المصنوعة من الفضة هناك. تلك كانت نتيجة لمئات من التجارب مع المغناطيس ، في محاولة لايجاد وسيلة لتقديم شيء يطفو بأقل قدر من التواصل مع الأرض . |
Yaptığım gözlemlere göre, o gördüğümüz sıyırma Edora, P5C-768 yolu üzerindeki yüzlerce araba büyüklüğünde göktaşının ilkiydi. | Open Subtitles | بالاستناداليالملاحظاتالتيابديتها, اقرب سقوط كان فقط الاول.. لمئات من الكوكيبات في حجم السيارات الصغرة مباشرة لفضاء (ادورا).. (بي5سي_768) |