"لمثل هذه" - Translation from Arabic to Turkish

    • böyle bir
        
    • Bu tür
        
    • Böylesine
        
    • Bu tip
        
    • Bu tarz
        
    böyle bir kız benim yeğenimin baldızı olacak öyle mi? Open Subtitles هل لمثل هذه الفتاة بان تكون اخت زوجة ابن اخي؟
    böyle bir oyunda saf altından yapılmış bir aile yadigarına oynamak çok garip. Open Subtitles إنه غريب منك أن تراهن بأملاك موروثة من الذهب الخالص لمثل هذه اللعبة
    Dedektifliğe başladığım ilk zamanlarda Bu tür ülkelerde birçok şüpheli kaybettim. Open Subtitles في أيامي الأولي كمحقق فقدت عدة مشتبه بهم لمثل هذه الدول
    Ve Bu tür şeyleri yeterince yaparsak, bu şeylerde nüfuz edecek olan farkındalık farklı olacak. TED و إن قمنا بما فيه الكفاية لمثل هذه الأمور، الوعي يتّجه نحو فهم أنّ الأمور ستكون مختلفة.
    Böylesine saf, narin, meleklere özgü bir ruh için yaratabileceğim işkenceleri düşün. Open Subtitles أفكّر في العذاب الذي يمكنني جعله لمثل هذه الروح النقيّة و الحسّاسة
    Bu tip durumlar içi yanmaz battaniye getirmiştim yanımda. Open Subtitles أحضرت سرير قابل للنفخ فقط لمثل هذه الحالات
    Bu tarz teknoloji erken teşhis olanağını kaçıran insan sayısını önemli ölçüde azaltacaktır. TED يمكنُ لمثل هذه التقنية التقليل وعلى نحو كبير من عدد الناس الذين تملصوا من التشخيص في مرحلة مبكرة للسرطان.
    Tek bir Göksel Varlık'ın böyle bir girişime yetecek gücü yoktur. Open Subtitles السماوية واحدة لا تملك ما يكفي من القوة لمثل هذه المؤسسة.
    Bu düzenli topluma katılmaya zorlanmak, birkaç yıl sonra, böyle bir görüntüye sebep oluyor. TED واضطرارهم للانتقال لمثل هذه المجتمعات الرسمية، ينتهى بهم الحال على هذا الوضع خلال بضعة أعوام.
    Ama tesisisiniz böyle bir şey için yeterince donanımlı değil, sen de biliyorsun. Open Subtitles ولكن مركزك ليس مجهزاً لمثل هذه المواقف , و أنتِ تعلمين ذلك
    Haklısın, böyle bir yaşamın hiç bir anlamı yok. Open Subtitles حقاً , إنه ليس هناك معنى لمثل هذه الحياة
    Sahip olduğumuz yeni silahlar oldukça etkili, ama böyle bir ateş gücüne karşı koyamazlar. Open Subtitles انظر, سلاحنا الجديد فعال جداً, و ليس هناك تطابق لمثل هذه النوعية من القوة النارية.
    Tabiî ki, böyle bir eserin eşsiz değerini ve nadideliğini anlayan birisini bulmak büyük zevk. Open Subtitles نعم، كم أنا مسرور لوجود شخص يقدر هذه القيمة الفريدة والنادرة لمثل هذه التحفة المصنوعة يدوياً ببراعة
    Şimdi, dilin ve kültür alışverişinin karmaşıklıkları göz önüne alındığında, Bu tür şeyler nasıl her zaman olmuyor? TED والآن، نظراً لتعقيدات اللغة والتبادل الثقافي، كيف يمكن لمثل هذه الحادثة أن لا تتكرر كل يوم؟
    Deneyimlerime göre, Bu tür etkinliklere katılanların neredeyse tamamını kadınlar oluşturuyor. TED ومن واقع تجربتي، الحضور لمثل هذه الفعاليات هم النساء على نحو حصري تقريبًا.
    O senin hastan doktor. Bu tür şeyler için çok yaşlıyım. Open Subtitles إنها مريضتك يا دكتور إننى عجوز لمثل هذه الأشياء
    Kadınlar genellikle Bu tür kitapların en kötü okuyucularıdır. Open Subtitles والنساء هن عموما أسوأ القراء لمثل هذه الكتب أو الأفضل، لو أردتي
    Bir şekilde seninle birlikte gitmek istiyorum. Bu tür sözcüklerin olmadığı bir dünya bulmak. Open Subtitles أريد أن نجد عالماً ليس به وجود لمثل هذه الكلمات.
    Böylesine şaşırtıcı bir olaylar zinciri nasıl olur da kazara bizimle sonuçlanmış olabilir? Open Subtitles كيف يمكن لمثل هذه السلسلة المذهله من الأحداث التى أدت إلى وجودنا أن تكون مصادفه ؟
    Onun Böylesine bir çağdaşlığa ulaşabilecek kabiliyette olduğunu hatırlamıyorum. Open Subtitles لا أتذكر بانه مؤهل لمثل هذه الرقة مرتبطة مع الحداثة.
    Bayanlar ve baylar, Böylesine değerli bir amaç uğruna çalıştığınız için sizi kutlarım. Open Subtitles اننا في اجتماع الآن. السيدات و السادّة, المجد لكم للفت انتباهكم لمثل هذه القضية النبيلة.
    Bu tip durumlarda başvurulacak kişinin ben olduğunu zannediyordum. Open Subtitles المفروض أن أكون الاختيار الأول لمثل هذه المقابلات
    Bu tarz bir olayın olacağını öngördüm ve Taggart Demiryolları adına gerekli bütün önlemleri aldım. Open Subtitles لقد توقعت الاحتمالات لمثل هذه الاحداث واخذت كل الاجراءات لكى احمى شركه تاجرت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more