Jerome'un böyle bir durumla karşılaştığında ne yapacağını anlayan bir avukata ihtiyacı var. | Open Subtitles | جيروم يحتاج لمحامي يفهم ما يفعل عندما تكون هناك مواقف كهذه تعرض نفسها |
Bağlantılarına bakılırsa çevren çok geniş olmalı Beni başka bir avukata yönlendireceğini umuyorum | Open Subtitles | مع كل معارفك , تبدو تعرف كل شخص آمل أن ترسلني لمحامي آخر |
Aslında, bunu filminize koyacaksanız önce bir avukata sorsanız iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب عليك التحدث لمحامي قبل ان تفعل ضع هذه هناك |
Evet, ama 27 yaşında eline diplomasını alan bir avukat için her şey yeni başlıyordur. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لمحامي انهى الجامعة بسن 27 فقد كانت البداية |
İyi bir savunma avukatı, onun tanıklığıyla açıkları bulabilir. | Open Subtitles | و يُمكنُ لمحامي دفاع جيد أن يَضحدَ شهادتَه |
Bize karşı tarafın avukatına ödeme yapmanı sağlayan diğer nedenleri söyle. | Open Subtitles | أعطنا أي سبب آخر يفسر أنك تدفعين المال لمحامي الخصم |
Babam her zaman "Bir avukata asla iyilik borcun olmasın" derdi. | Open Subtitles | لقد كان أبي دائماً يحذّرني أن لا أكون مديناً أبداً لمحامي |
Dediğiniz gibi masumsanız, avukata neden ihtiyaç duyuyorsunuz acaba? | Open Subtitles | و لم قد تحتاج لمحامي اذا كنت تظن أنك برئ ؟ |
Yasal sorunlarınız olunca sadece bir avukata ihtiyaç duymazsınız bir arkadaşa da ihtiyaç duyarsınız. | Open Subtitles | عندما يكون لديك مشكله قانونيه أنت لست فقط بحاجه لمحامي أنت بحاجه لصديق |
O benim arkadaşım ve avukata ihtiyacı var. Onu nerede bulacaklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | إنها صديقتنا وتحتاج لمحامي لقد علموا بالضبط أين ستكون |
Durumun hassasiyetini bilen bir avukata ihtiyacı vardı değil mi? | Open Subtitles | بإستثناء انه احتاج لمحامي يتفهم حساسية موقفه أليس كذلك؟ |
Yarı zamanlı çalışan bir avukata ofis vermeye gücümüz yetmiyor. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نخصص مكتبًا لمحامي يعمل بدوام جزئي |
avukata ihtiyaçları olur diye beni de çağırdılar. | Open Subtitles | لقد طلبوا ان أرافقهم في حال احتاجوا لمحامي |
Onu başka bir avukata devrettim ama endişeye mahal olmasın, harika biridir. | Open Subtitles | حسناً، لقد أولكت الأمر لمحامي آخر و قبل ان تبدين اي قلق، انه ممتاز |
Bir avukata ihtiyacım yok. O piç kurularından nefret ediyorum. | Open Subtitles | انا لست بحاجة لمحامي أنا أكره هاؤلاء الملاعين |
Hangi saygın avukat ya da doktor bu şeyi sürer? | Open Subtitles | الآن، هذا لمحامي أو طبيب محترم هل يقود هذا الشيء الآن ؟ |
Biliyorum, ama... bilirsin, avukat tutmak şeyler iğrençleşecek demek . | Open Subtitles | أعلم ذلك، لكن... توكيلك لمحامي يعني بأن الأمور ستزداد سوءاً. |
Ayrıca, avukat parasını ödedikten ve kendime yeni ev tuttuktan sonra bana ne kaldı ? | Open Subtitles | إضافة إلى ذلك، بعد أن دفعت لمحامي واشتريت منزلا جديدا، ماذا تبقى لي؟ |
Bir savunma avukatı için, işlerin iyi olduğunu gösterir. | Open Subtitles | بالنسبة لمحامي الدفاع ذلك يعني أعمال جيدة |
Esrar avukatına çok iş çıkıyor burada. | Open Subtitles | هناك الكثر من العمل لمحامي هنا |
Bir numara var orda O.S.P.'de çalıştığım için lazım oldu avukatın numarası. | Open Subtitles | حسناً هناك رقم عليه أحتاجخ بما أنني الآن مسؤول عملاء بالنسبة لمحامي |
Boşanma avukatının kartviziti mi acaba? | Open Subtitles | حقاً ؟ . أجل قسائم مشتريات لمحامي الطلاق ؟ |
Burada kaç kadının bir avukatla konuşmak istediğini merak ediyorum doğrusu. | Open Subtitles | أتساءل كم عدد النساء هنا يردن التحدث لمحامي. |
Evet, avukatım ve savcı asistanı daha önceden neden ceketimi çekmek zorunda olduğumu sorduklarında, | Open Subtitles | لكن ضحايا التحرش عادة ما يعرفن من هو المشتبه به كيف لمحامي أن يقول مثل ذلك؟ |
Kırmızı halı, Patrick Darling'in seçim kampanyası için destek sağlanacak bir sosyal etkinlik olarak düşünülmüştü ama aile avukatları Nick George için bir doğum günü partisine dönüştü. | Open Subtitles | ظُنَّ بأن هذا الحدث الراقي لجمع التبرعات لأجل الحملة الانتخابية لـ باتريك دارلينغ ولكن تبين بأنه مجرد حفلة ميلاد لمحامي العائلة نـك جورج |
Şu an boşanma işleriyle uğraşacak durumda değilim. | Open Subtitles | لا وقت لدي لمحامي الطلاق الآن |