Eğer ona Dokunmak için uzanırsan çiçeğin, aslında bir çiçek olmadığını yüzlerce küçük böceğin oluşturduğu bir dizayn olduğunu keşfedersin. | Open Subtitles | إذا حاولت لمسها تكتشفين أن الزهرة ما كانت زهرة مطلقا بل تشكيلة من مئات الحشرات الصغيرة جدا تسمى بق الفتيد |
Onun ruhu içinde sıkışıp ise , bütün kız kardeşleri yapmak zorunda ona Dokunmak olduğunu, güç girmeleri. | Open Subtitles | إذا كانت روحها عالقة بالداخل كل ما على شقيقاتها أن تفعل هو لمسها للاستفادة من الطاقة |
Sarılabilir, Dokunabilir, öpebilirim. Ama konuşmaya gelince, yok. | Open Subtitles | بإمكاني معانقتها, لمسها, تقبيلها لكن أتحدث معها؟ |
Hyrkania Lordu yüzyıllar önce tılsımı rahibelere emanet etti çünkü sadece kadınlar ona Dokunabilir. | Open Subtitles | منذ قرون قاموا ملوك " هيركانيا " أعطوا التميمة إلى الكاهنات لأن النساء فقط يمكنهن لمسها |
Onu zorla sandalyeye oturttum adam iğneyle güç bela ona dokundu, o çığlık attı ve bu oldu. | Open Subtitles | لقد أجلستها في المقعد و بالكاد لمسها بالابرة فصرخت و قفزت و انتهي كل شئ |
Judith, şimdi de tekeri hiç dokunmadan hareket ettirmeyi dene. | Open Subtitles | جوديث ما أريدك أن تفعليه هو تحريك العجلة دون لمسها |
İlk başta dokunduğu tek kişinin ben olmadığımı düşündüm. | Open Subtitles | فى البداية ظننت انه لم يكن انا فقط الوحيدة التى لمسها |
Onu ne baştan çıkarabilirsin ne de ona dokunabilirsin. Ona ulaşamazsın. | Open Subtitles | لن تستطيع لمسها أو حتى إغراءها , لن تصل إلى أي مكان |
Ona başka şeyler de yapacağım... Dokunmak gibi örneğin. | Open Subtitles | و أنا سأقوم بفعل الأشياء بها أيضاً مثل لمسها |
Teşekkür ederim, ben sadece kendime güvenemiyorum Dokunmak için. | Open Subtitles | شكرا لك، أنا لا أثق بنفسي على عدم لمسها. |
Dokunmak zorunda değilsin Joe, Farkettiğini söylemen yeterli. | Open Subtitles | ليس عليك لمسها يا جو، فقط عليك أن تقول انك لاحظتها |
Michael! Dokunabilir miyim ona? | Open Subtitles | ميشيل ، أيمكننى لمسها ؟ |
- Dokunabilir miyim? - Tabii. | Open Subtitles | ـ أيمكننى لمسها ـ بالطبع |
Ona Dokunabilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع لمسها ؟ |
Evet, ama kıza dokundu. Ölü bir bedenden parmak izi alabiliyoruz, değil mi? | Open Subtitles | أجل، ولكن لمسها يمكننا أخذ بصمة جثة هامدة، أليس كذلك؟ |
Bu zeytine dokunmadan, bardağın içine girmesini sağlayabilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أجعل هذه الزيتونة تدخل داخل الزجاجة بدون لمسها |
Hamura kanından olmayan biri dokunduğu zaman tüm çakrası çıkıyor. | Open Subtitles | فقط من يحمل دمَ هامورا بوسعه لمسها. أيُ شخصٍ آخر ستُمتصُ تشاكراه. |
Sonra eğer uygun olduğunu hissediyorsan, ona dokunabilirsin. | Open Subtitles | ثم يمكنك لمسها إن وجدت هذا مناسباً |
Arkadaşımdı o. Şüpheli durumuna gelirsiniz diye temas kurmayı ihmal etmediniz. | Open Subtitles | و كنت حريصاً على لمسها في حالة ما إذا كنت مشتبه به |
Bak Kate, yanmış ve kupkuru kesilmiş! Ona dokunmayı kesinlikle yasaklıyorum. | Open Subtitles | أنا أقول لك ، كيت ، 'التوا أحرقت والمجففة بعيدا ، وأنا بصراحة لا سمح صباحا من لمسها ، |
O geceden önce birçok insan o bıçağa dokunmuş olabilir. | Open Subtitles | كان يمكن أن يتم لمسها من أي عدد من الناس الأخرون |
Fakat mesele şu ki, ona dokunmaya korktuğumuz bir dönemden çıkıyoruz. | TED | لكن المشكلة اننا قادمون من عقد من الزمان كان لدينا تخوف من لمسها |
Kimse ona dokunamaz. | Open Subtitles | ولن يستطيع أحد لمسها من الفانيين كي يصل إليها |
Ciddi ciddi birinin dokunarak onu kanser ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظنّ حقاً أنّ من لمسها قد أصابها بالسرطان؟ |
Başka adamların kız arkadaşına bakmasına ve dokunmasına dayanamayan kıskanç bir erkek arkadaşım. | Open Subtitles | انا الصديق الغيور الذي لا يحتمل ان يبدا شخص اخر التودد الى صديقته لمسها |
- Eğer bir tanesini görürsen sakın dokunma! - Hayır. | Open Subtitles | اذا رأيت واحدة لا تحاول لمسها ـ لا |
Parmakizi alınmadan biri biryere dokunursa, Onun parmağını kırarım. | Open Subtitles | إذا لمسها أحدهم قبل نفض الغبار سأقوم بكسر أصابعهم |