Pekala, Cindy başka bir randevuya hazır. | Open Subtitles | لا باس سيندي , هل انتي مستعدة لموعد آخر؟ |
Eğer bu milyarder sana gerçekten değer veriyorsa niye öğretmenliği bırakıp da seni bir randevuya çıkarmıyor? | Open Subtitles | لذا ، إن كان هذا البليونير يهتم بأمرك فعلاً لماذا لا يستقيل من التدريس ، ويصطحبك لموعد ؟ |
randevu ayarlamak için ne yardımını istiyorum ne de ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا أحتاج إلى مُساعدتك في الإعداد لموعد غرامي ، أنا بخير |
En iyi arkadaşının ayrıldığı sevgilisine, çıkma teklifi etmek için ne kadar beklemek gerekir? | Open Subtitles | ما هى الفترة المعقولة ؟ قبل أن تستطيع أن تسأل صديقة صديقك المقرب السابقة لموعد غرامى |
Ama harika bir ilk buluşma planladım ve bunun harcanmasına göz yumamam. | Open Subtitles | لاكنني خططت لموعد ممتاز ولا يوجد فرصة لتضييعه هباءا ً |
Ve sonra ertesi günkü dişçi randevusuna gitmemiş. | Open Subtitles | ثم لم تذهب لموعد طبيب الأسنان الصباح التالي |
Kendimi kaybedip, bunun bir randevuya dönüşmesi olasılığına karşı hafif karanlık bir ışık, tamamdır. | Open Subtitles | أنا فاقدة لهدفى ويبدوا أن هذا تحضيراً لموعد |
Önümüzdeki 24 saat boyunca hayatta kalabilirsek seni gerçek bir randevuya çıkaracağım. | Open Subtitles | حسناً , إن نجونا في الساعات التالية سأقوم بأخذك لموعد حقيقي |
Her birimiz kendi randevusunu planlar ve sonra en yüksek bahisçiyle randevuya gideriz. | Open Subtitles | كل شخص سيقوم بالتخطيط لموعد غرامي و بعدها يخرج برفقة الشخص الذي يدفع أكبر مبلغ |
Hayır, bu gerçekten bir randevuya ihtiyacın olduğunu gösterir. | Open Subtitles | لا ، هذا سيبدو ضمنيا انك تذهبين حقيقة لموعد |
İkimizin düzgün bir randevuya çıkması gerektiğini düşünüyordum,ne dersin? | Open Subtitles | كٌنْتُ أفكر إنهُ ينبغي علينا بالرغم من ذلك أن نذهب لموعد جيد ، أليس كذلك؟ |
Peki, tamam. Eğer seni mutlu edecekse yaparım. Ama sadece bir randevu. | Open Subtitles | حسناً سافعل ذلك لاسعدك لكن لموعد واحد, حسناً ؟ |
Harika bir randevu nasıl harika olmaz? | Open Subtitles | كيف يمكن لموعد عظيم أن يكون ليس عظيماً ؟ |
Söyle, bana o kıza yakın randevu vermesinler, tamam mı? | Open Subtitles | فقط تأكد بعدم عملهم لي موعد مقارب لموعد تلك الفتاة. هل هذا واضح؟ |
- Dostum bu ona çıkma teklif etmeni söyleyen bir işaret. | Open Subtitles | - .. يارجل هذه أشاره أنه يجب عليك أن تدعوها لموعد.. |
#Eğer o bana çıkma teklif ederse# | Open Subtitles | ♪ لكن لا تسيئوا فهمي ، إذا سألني لموعد غرامي ♪ |
Dünyanın en romantik şehrinde tamamen profesyonelce ay ışığı altında tamamen profesyonelce bir buluşma mı? | Open Subtitles | ويمكن أنك تقصد رقص لموعد لرؤية ضوء القمر في مدينة الحب |
Öyleyse hayalinin telafi randevusuna hazır mısın? | Open Subtitles | حسناً اذن ، هل أنتِ جاهزة لموعد الأحلام التعويضي ؟ |
Babasının buluşmaya gelmemesini garantiye almayı ümit ediyordu. | Open Subtitles | والأن، على أمل أن يؤكد أن والده لن يصل لموعد لقائهم |
Prue, biriyle mecburen çıkmak zorunda kalmayacak kadar iyi durumdasın. | Open Subtitles | برو، إنكِ أرقى من أن تضطري للخروج لموعد عمل |
Böylece sen de doktor randevuna git çünkü bu çok önemli, onu ben alırım. | Open Subtitles | و بعد ذلك إذهبي لموعد طبيبكِ لأنه مهماً جداً ، و سأقوم بإصطحابه |
Bir bombacı uçakta bir görüşme ayarlıyor ama gelmiyor. | Open Subtitles | صانع قنابل يرتب لموعد في طائرة ولا يظهر في موعده |
Yapacağımızı bilmediğim çalışma randevusu için biraz aşırı giyinmişsin. | Open Subtitles | اهلاً انت مبالغة في لباسك بالنسبة لموعد مذاكرة الذي لم اعلم به من قبل |