Seni beklemekle meşguldüm, polisin beni dolu bardak için tutuklamaya geldiğini fark etmedim. | Open Subtitles | لقد كنتُ مشغولةً جداً في انتظارك لدرجة أنني لم ألحظ وجود رجل الشرطة وهو يأتي ويعتقلني بسبب تواجدي في حاوية مفتوحة. |
...çünkü eğer onu başka bir oğlan için terk ettiyse o zaman-- Bunu daha önce neden fark etmedim. | Open Subtitles | لأنها رفضتهُ بسبب رجل آخر لماذا لم ألحظ هذا من قبل؟ |
Bu kapıyı daha önce fark etmemiştim. Acaba nereye çıkıyor? | Open Subtitles | لم ألحظ هذا الباب من قبل أتسأل إلى أين يؤدي |
Eski yatağıma geri döndüm. Bu kadar geniş olduğunu hiç fark etmemiştim. | Open Subtitles | ها قد عدت لفراشي لم ألحظ من قبل أنه كبير جداً |
Evde olmaması da söz konusu olabilir, evde bir faaliyet görmedim... | Open Subtitles | هناك إحتمال أنّه ليس متواجداً بالمنزل. لم ألحظ ثمّة نشاط بالمنزل... |
Uyuyup kalmışım, ortadan kaybolduğunu fark etmemişim. Yaralı mısın? | Open Subtitles | كنت نائماً، لم ألحظ اختفاءك هل أنت مصابة؟ |
Biliyor musun, Daha önce bunu hiç farketmemiştim. | Open Subtitles | لم ألحظ ذلك من قبل |
Kayıp olduğunu bu rozetli adamlar daireme gelene kadar fark etmedim bile. | Open Subtitles | لم ألحظ حتى مفقودة الى أن ظهر هؤلاء الرجال الذين يحملون شارات أمام شقتي |
- fark etmedim ben. | Open Subtitles | حسناً، أتعلمين ماذا، إنّني لم ألحظ أي شيء. |
Çirkin bisikletin iki suç sırasında da görülmüş. Beni soyduğunda fark etmedim tabi ki, Açıkçası kafam biraz iyiydi. | Open Subtitles | فلقد شوهدت دراجتك القبيحة بمسرحيّ جريمة، ولكني لم ألحظ عندما قمت بسرقتي لأني كنت ثملًا. |
Aramızın değiştiğini fark etmedim mi sanıyorsun? | Open Subtitles | لا أعتقد أنني لم ألحظ أن الأمور تتغير بيننا. |
- Ben bunların hiçbirini fark etmedim. - Demek ki sizi çok uzağa koymuşlar. - Ben hepsini gördüm. | Open Subtitles | لم ألحظ ذلك لأنك كنت بعيدة جدا |
Bana karşı duygusal hislerin olmadığını fark etmemiştim Bekle biraz. | Open Subtitles | لكني لم ألحظ أنه لا يوجد لديك أي مشاعر لأجلي على الأطلاق |
Başkasının kanayan kalp kromozomu yüzünden çocuğun b-a-b-a kromozomunun ağır hasar aldığını fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم ألحظ أنّ كروموسوم الطفل الأبويّ قد تضرّر بشدّة بفعل كروموسوم القلب المرهف لشخصٍ آخر |
Şımarık bir velet gibisin. Bunu daha önce hiç fark etmemiştim. | Open Subtitles | يا لك من طفل مدلل لم ألحظ هذا بك من قبل |
Ona iyi bakmışsın herhalde çünkü hiç hasar görmedim. | Open Subtitles | حسناً, لابد أنكَ إهتميتَ بها لأنني لم ألحظ أي ضرر |
Bu anlattıklarının hiçbirini onda görmedim. | Open Subtitles | لم ألحظ شيئاً من ذلك عليها إطلاقاً |
İnan bana, şimdiye kadar arkadaş olduklarını fark etmemişim. | Open Subtitles | صدّقيني، لم ألحظ أنّهما صديقين إلاّ الآن فقط |
Biliyor musun, Daha önce bunu hiç farketmemiştim. | Open Subtitles | لم ألحظ ذلك من قبل |
İkinizin de ona nasıl ön yargıyla baktığınızı fark etmediğimi de sanmayın. | Open Subtitles | ولا تعتقدى اننى لم ألحظ كيف تنظُران اليها بتعال و عجرفة |
John Wayne'nin böyle yürüdüğüne hiç Dikkat etmemişim. | Open Subtitles | لم ألحظ قط أن (جون واين) يمشي بتلك الطريقة. |
Daha önce dikkat etmemiştim, ama harbiden de vücüduna göre çok büyük! | Open Subtitles | لم ألحظ هذا من قبل و لكنك على حق ! إنها كبيرة على جسمه |
Daha önce ellerine hiç dikkat etmemişti, bir bakayım. | Open Subtitles | لم ألحظ يديك من قبل، دعني أرى |
Daha önce neden farkına varmadım ki? | Open Subtitles | لا أدري لماذا لم ألحظ هذا من قبل |