Bizden fazla yoktu, doğru söylemiş. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير منا , هذا حقيقي |
Bizden fazla yoktu, doğru söylemiş. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير منا , هذا حقيقي |
Kayıtlarda ne varsa baktım. Çok fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | أخرجت بعض المعلومات من السجلات لم يكن هناك الكثير عنها |
Tıbbi ders kitaplarında pek fazla bir şey yoktu aslında, çünkü doktorlar çoğunlukla hastalık hakkında yazarlar. | TED | لكن في الحقيقة لم يكن هناك الكثير في الكتب الطبية، لأن الأطباء يكتبون غالبًا عن الأمراض. |
Kurtaracağım kişiler öyle fazla değillerdi. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير لإنقاذه |
Kurtaracağım kişiler öyle fazla değillerdi. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير لإنقاذه |
Tarihimizin çoğunda duyusal karışıklığa sebep olabilecek pek bir şey yoktu, zehirler hariç. | TED | لم يكن هناك الكثير الذي من شأنه أن يسبب هذا النوع من التداخل الحسي ما عدا السموم. |
Zaten fazla yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير. |
Çok fazla yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير |
Yani, yapabileceğimiz fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | حسنا، أتعرفين، لم يكن هناك الكثير مما نستطيع فعله |
Irkçılığın yanlış olduğunu hepimiz biliyorduk, ...ancak Güney Afrika'da yaşadığımızdan, ...beyaz biri olarak yapabileceğimiz çok fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | كلنا نعلم أن العنصرية خطأ ، لكن العيش في جنوب افريقيا لم يكن هناك الكثير لفعله |
Senin dedektif arkadaşın davamı mahvetti, bu yüzden yapacak fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | نعم ، حسنا ، صديقك المحقق تولّى قضيتي لذا لم يكن هناك الكثير لفعله |
Colorado'ya olan sevgimizden sushi sevgimize kadar üzerinde anlaşmadığımız pek bir şey yoktu. | TED | من حبنا لـكولورادو إلى حبنا للسوشي، لم يكن هناك الكثير الذي لا نتفق عليه. |
Merhemin tüpünde pek bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير في الانبوب. |