"لم يكن هنالك" - Translation from Arabic to Turkish

    • yoktu
        
    • olmadı
        
    • yokmuş
        
    • yoktur
        
    • falan yok
        
    Albay, Bay Janders için yapabileceğiniz başka bir şey yoktu. Open Subtitles بخصوص السيد جاندرز لم يكن هنالك شيء آخرر تستطيع فعله
    Kafasında hiçbir şey yoktu. Seninkinde işe yarar bir şey buldum. Open Subtitles لم يكن هنالك شئ فى رأسه وجدت شيئا نافعا فى رأسك
    Bir zamanlar böylesine içten olan başka iki kalp yoktu, böylesine uyumlu duyguları olan başka bir çift yoktu, ...ama şimdi iki yabancıyız. Open Subtitles يوم من الأيام لم يكن هنالك قلبان منفتحان على بعضهما البعض أكثر منا او أكثر تناغما في المشاعر منا لكن الآن نحن غريبان
    İlk bahisler geçilene kadar, panoda bir kıpırtı bile olmadı. Open Subtitles لم يكن هنالك أيّ اضطراب في اللوحة منذ بداية وضع الرهانات..
    bu yüzden neden böyle aniden ortadan kaybolduğunu... sorgulamanın bir anlamı yoktu. Open Subtitles لذلك لم يكن هنالك اي مبرر في السؤال عن اختفاءها فجاءه هكذا
    Yapabilecekleri bir şey yoktu. Ben de onu eve getirdim. Open Subtitles لم يكن هنالك شيئاً بإمكانهم فعله، لذا أحضرت طفلي للمنزل.
    Senden önce ufukta bir kız bile yoktu ne diyorsun sen. Open Subtitles قبلكِ، لم يكن هنالك شيئاً لم يكن لديَّ نساءٌ في الأفق
    İkinci kattaydım ve koridorun sonunda hiç kapı falan yoktu olmayan kapının ardında ise hiç kimse benim için düşünmüyordu. Open Subtitles كنت في الطابق الثاني لم أجد باب فى نهاية الممر وخلف هذا الباب المفقود لم يكن هنالك احد يفكر عني
    Evet, Ama bu seyahat planını yaptığımız sırada, karakolda çok vaka yoktu, yani... Open Subtitles أجل، لكن حين خططنا للرحلة .. لم يكن هنالك الكثير ممايجري بالعمل، لذا
    Kızın ailesi dava açtı ama koltuğun kusurlu olduğuna dair kanıt yoktu. Open Subtitles والدا تلك الفتاة قاضيا لكن لم يكن هنالك دليل بأن المقعد خراب
    Hiç masraf yoktu. Mükemmel alan gezisi. TED اي لم يكن هنالك تكاليف ميدانية .. كانت الرحلة الافضل
    Kullanmak için çok fazla materyal yoktu. TED و لم يكن هنالك الكثير من الوسائل أو أشياء أخرى للإعانة على ذالك.
    Herhangi bir program direktifi yoktu, bir el kitabı mevcut değildi, özel eğitimde bu şekilde herhangi bir standart yoktu TED لم يكن هنالك أي تعليمات، أي مقرر للإتباع، لا معايير في تعليم الموهوبين بهذه الطريقة.
    Öyle büyük bir anlam için gerçek bir fırsat yoktu. TED لذلك لم يكن هنالك فرصة حقيقية ذات معنى كبير .
    Kafamda hiçbir şekilde bir bağlantı yoktu ve eğer bir duygu varsa, o da bir nevi antipatiydi. TED لم يكن هنالك أي ارتباط في بالي مطلقًا، في الحقيقة وحتّى لو كانت هنالك بعض المشاعر فقد كانت مشاعر تمرد.
    Normalde genç adamların sevebileceği şeylerin hiçbiri orada yoktu: arabalar, kızlar, televizyon... Çatışma dışında hiçbir şey. TED لم يكن هنالك شيء كان أولائك الشبان: بلا سيارات ولا فتيات ولا تلفزيون ولا شيء ما عدا القتال.
    70'lerde tasarım tarihiyle ilgili çok fazla kitap yoktu. -- Tasarım ile ilgili yayınlar şimdiki gibi bol değildi. TED ولم تكن هنالك كتب كثيرة عن تاريخ التصميم في أوائل السبعينيات. لم يكن هنالك لم تكن هنالك وفرة في منشورات التصميم
    Panoyu gıdıklayacak kadar bile bir hareket olmadı, ve sen bana 10 bin dolarlık bir kazandığını söylüyorsun. Open Subtitles لم يكن هنالك الكثير من الأحداث حتى يتمّ التلاعب بالنتائج وأنتِ تتدعين بأنّكِ قد ربحتِ 10 آلاف
    Sorun şu, kaynak bilgisayarda koruma filan yokmuş. Open Subtitles الأمر هو أنه لم يكن هنالك حماية على الحاسوب المصدر
    Kuzey Wisconsin'de kışın yapacak pek fazla şey yoktur. Open Subtitles كان هذا في شمال ويسكونسن في الشتاء لم يكن هنالك الكثير ليقمن به
    Yanlış anlama falan yok. Hepimiz aynı kafesteyiz. Open Subtitles لم يكن هنالك سوء تفاهم جميعنا هنا في نفس الحجز

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more