konuşacak çok şey var. Belki çakıştıktan sonra konuşur muyuz? | Open Subtitles | هناك الكثير لنتحدث بشأنه ربما بعدها نستطيع أن نمارس ؟ |
Görünüşe göre konuşacak çok şeyimiz var ama burada değil. | Open Subtitles | يبدو بأن لدينا الكثير لنتحدث بشأنه , لكن ليس هنا |
Bak, ortada konuşacak bir mesele olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | انظري, لا أظن أن هنالك شيءٌ لنتحدث بشأنه. |
Şimdi, birlikte konuşmamız gereken çok şey var, değil mi? | Open Subtitles | الآن، لدينا الكثير لنتحدث بشأنه أليس كذلك؟ |
Kızımın çıkmak üzere olduğunu söylemeyecekse, konuşacağımız bir konu da yok demektir. | Open Subtitles | ما لم يكن سيخبرني بأن ابنتي في طريقها للخروج فليس هناك أي شيء لنتحدث بشأنه |
konuşacak çok şey var; ama vaktimiz çok az. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنتحدث بشأنه لكن الوقت لا يكفي |
Sizi görmek güzel Bayan Jaymes, ama konuşacak bir şeyimiz kaldığını sanmıyorum. | Open Subtitles | انه من الجيد رؤيتك دوما, آنسه جايمس ولكني لست متأكداً مالذي تبقى لنتحدث بشأنه |
konuşacak çok şeyimiz var sanıyordum. | Open Subtitles | ثملةٌ قليلاً ظننتُ إنّ لدينا الكثير لنتحدث بشأنه |
Buradan beni temelli çıkartamıyorsan, konuşacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | ما لم يكن باستطاعتك أن تخرجني من هنا، ليس هناك أي شيء لنتحدث بشأنه |
Yemeğin tüm amacı, konuşacak daha çok şeyimizin olmasıydı. | Open Subtitles | المغزى من العشاء كان أن يكون لدينا المزيد لنتحدث بشأنه |
Eğer sildiysen konuşacak bir şeyimiz yok demektir. | Open Subtitles | لو قمتُ بمسحه فليس لدينا أيّ شيء لنتحدث بشأنه |
Bu olayın izini sürmeliyim. O kızları kaçıran adamın kim olduğunu bulmam gerek. O halde konuşacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | يجب أن أعرف ماذا يجري يجب أن أعثر على من اختطف الفتيات إذن لا يوجد شيء لنتحدث بشأنه |
konuşacak çok şeyimiz var, genç adam. | Open Subtitles | لدينا امر كبير لنتحدث بشأنه ايها الشاب |
konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | -لدينا الكثير لنتحدث بشأنه -لا ، ليس لدينا |
Şimdi konuşacak çok şeyimiz var, değil mi? | Open Subtitles | لدينا الكثير لنتحدث بشأنه أليس كذلك؟ |
Sallayın gitsin. konuşacak daha önemli bir şey var. | Open Subtitles | يكفي،لدي ما هو أهم لنتحدث بشأنه |
Bak konuşacak çok şeyimiz olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن لدينا الكثير لنتحدث بشأنه |
Şimdi, birlikte konuşmamız gereken çok şey var, değil mi? | Open Subtitles | الآن، لدينا الكثير لنتحدث بشأنه أليس كذلك؟ |
Bebeğim cidden konuşmamız gereken çok şey var, zahmet olmazsa... | Open Subtitles | عزيزتي، حقيقةً، نحن لدينا الكثير لنتحدث بشأنه |
Pekala, öyleyse konuşacağımız bir konu yok demektir. | Open Subtitles | إذاً أعتقد أنه ليس هناك أي شيء لنتحدث بشأنه |
Hadi konuşalım bakalım. | Open Subtitles | ولكن إن أردتي خوضه مجددا لامانع لنتحدث بشأنه.. |
- Konuşulacak hiçbir şey yok. - Bunu kontrol altına alabiliriz. | Open Subtitles | ليس هناك شيئاً لنتحدث بشأنه - سوف نحتوي هذا - |