Bu elektronik kutunun içinde bütün cevapları bulamazsın. | Open Subtitles | لكنك لن تجدي كلّ الأجوبة في صندوقك الإلكتروني هذا |
Artık burada kilitli kapılar bulamazsın. | Open Subtitles | حسنٌ، لن تجدي أيّة أبواب موصدة هنا مجدّدا. |
Banka kasasında, ama anahtarı asla bulamazsın, çünkü Earl cebinde tutuyor. | Open Subtitles | لكنك لن تجدي المفتاح ابداً, لأن ايرل يحتفظ به معه |
Sana bedava içki getiren ve koynuna kadar giren doğru kişiyi asla bulamayacaksın. | Open Subtitles | انتِ لن تجدي ابداً الشخص المناسب الذي يعد معكِ المشروبات ومن ثم تشربونها |
Taksi bulamayacaksın, günlerden cuma ve saat 4.30. | Open Subtitles | لن تجدي سيارة أجرة الآن، الرابعة والنصف عصر الجمعة |
3,5 metre bayan. Bundan daha güzel bir ağaç bulamazsınız. | Open Subtitles | اثنا عشر قدماً سيدتي لن تجدي شجرة اجمل من هذه |
Patronların mezarında, onları ziyarete gelen çok fazla insan bulamazsın. | Open Subtitles | أنت لن تجدي العديد من الناس على قبر رئيس عملهم و من لا يرقصون عليه |
İşsizlik parası almazsan, asla bir daire bulamazsın. | Open Subtitles | لن تجدي أبدا شقة ليس و أنت تعيشين على الإعانات |
O kadar uzununu bulamazsın. Burası çok derin. | Open Subtitles | لن تجدي شيئاً طويل كفاية إن هذا الشيء عميقاً جداً |
Otobüs bulamazsın. Eve yürüyerek gitmek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | لن تجدي باصاً يقلُّكِ يتوجب عليكِ أن تذهبي للبيت مشياً |
Ama o şeylerden o sokakta veya otelde bulamazsın. | Open Subtitles | لن تجدي أي من هذا في المشاريع السكنية أو الفندق |
Ve öğrendim ki etrafta deneme uçuşu yapmazsan gerçek aşkı bulamazsın. | Open Subtitles | و لقد تعلمت أنك لن تجدي الحب الا اذا قمت بقذف نفسك للخارج وقمت بالتجربه |
Aksi halde cevapları asla bulamazsın. | Open Subtitles | لا تبقيه حيا، وإلا لن تجدي الإجابات أبدا. |
İkinci en iyiye razı olsan bile, seni benim kadar seven birini bulamayacaksın. | Open Subtitles | حسناً، أنت ستجلسين مع أفضل ثانٍ لن تجدي أحداً يحبك كما أصنع |
Yıllardır bir göreve atanmadım ve yavaş olmazsan aradığını bulamayacaksın. | Open Subtitles | لم أتواجد بمهمة منذ سنوات وإذا لم تتمهلي لن تجدي ما تبحثي عنه |
Her ne cevabı arıyorsan bu cevapları hap şişelerinde bulamayacaksın. | Open Subtitles | لن تجدي الإجابات التي تبحثين عنها داخل قنينة حبوب. |
Adını orada bulamayacaksın. | Open Subtitles | لكنك متأكدة أنك لن تجدي اسمه هنا |
Londra'da bu denli ayrıntılı yapılmış bir bina daha bulamazsınız. | Open Subtitles | لن تجدي اي مبنى جديد اخر في لندن بهذا الاهتمام بالتفاصيل |
Ve tanrı biliyor ki bütün gece uyanık kalıp, muhabbet etmenin buna bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | ويعلم الله أن الدردشةَ طوال الليل بشأن هذا لن تجدي نفعاً |
Geçmişimde herhangi bir şiddet ya da antisosyallik belirtisi bulamayacaksınız. | Open Subtitles | لن تجدي أي أثر للعنف أو السلوك المعادي في ماضيّ |
Bana, "şeytan çıkarma hiçbir işe yaramaz," demenizi istiyorum! | Open Subtitles | أخبرني هل أنت متأكد أن عملية طرد الشياطين لن تجدي ؟ |
Görmemişim gibi davranmıyorum ama olağan polis prosedürü bu durumda bir işe yaramayacak. | Open Subtitles | لست أدعي أنني لم أره ولكن إجراءات الشرطة المعتادة لن تجدي نفعاً بقضية كهذه |
Bu sahte koca hikâyesinin benim gibi adamlar üzerinde işe yaramayacağını bilecek kadar. | Open Subtitles | لفترة طويلة لدرجة أن تعرفي أن قصة الزوج المزيفة لن تجدي على شخص مثلي. |
Buradayken sinyal falan alamayacağını bilmiyor musun? - Tepeye çıkman gerek. | Open Subtitles | لن تجدي أبدًا إشارةً هُنا، ألا تعلمين ذلك؟ |