"لن ترغب" - Translation from Arabic to Turkish

• istemezsin
• istemeyecektir
• hoşunuza gitmeyecek
• istemezdi
• çıkmak istemezsiniz

Muhtemelen tecavüz etmek istemezsin ama bir kereliğine gideri var.
هل الأغلب لن ترغب في اغتصابهن ولكن كل التمديدات جيدة

Bazen balık çorbası yaptıkları olur. Ama ağzına koymak istemezsin.
يصنعون حساء السمك أحياناً لكنك لن ترغب بتذوقه

Vücuduna geri dönmeyi, kendi kusmuğunu kaşıklamaktan daha fazla istemezsin.
لن ترغب في العودة لجسدك .. مرة أخرى عن رغبتك في لعق قيئك

Bir robotun işine karışmasını istemeyecektir.
لن ترغب بإنسان آلي أن يعيق طريقها

Bayanlar, size söyleyeceğim bir şey var ve bu hoşunuza gitmeyecek.
السيدات، لدي شيء أقوله لك... وأنت لن ترغب في ذلك.

Berkeley'de neler olduğunu kimsenin öğrenmesini istemezdi!
فإنها لن ترغب أن يعرف أى شخص ماذا حدث فى بيركلى

Oraya çıkmak istemezsiniz.
انت لن ترغب بالذهاب إلى هناك

Senin için sevindim ama herhalde tüm olanlardan sonra beni artık ortağın olarak istemezsin?
أنافرحلأجلك، ولكنبالتأكيد،بعدكلهذا ، لن ترغب بي كشريك لك بعد الآن.

Dinlemek istemezsin pek öyle tırı vırı bir şey değil.
أنتَ لن ترغب بمعرفة ذلك , فهذا ليس بالضبط نوعاً من دردشة الحفلات.

İnan bana evlat, verilmiş sadakan varmış. İlk öpüşülen kişi olmak istemezsin, ya da son öpüşülen.
ثق بي يا فتي لن ترغب في القبلة الأولى أبداًً

Her yerde olabilir. Üzerine basmayı hiç istemezsin.
قد يكون اللعين في أيّ مكان، لن ترغب بالدوس عليه

Konu hep sensin! Ufak kardeşime ne oldu benim? Bilmek istemezsin.
الأمر دائما يتعلق بكِ. ماذا حدث لأختي الصغيرة؟ لن ترغب في معرفة ذلك.

Meahri orada olacak, onu görmek istemezsin herhalde.
ماري ستكون هناك، لذا فأنت على الأرجح لن ترغب فى رؤيتها.

Sinemada ağlarsan bunu başkalarının duymasını istemezsin.
مثل ، إذا كنت داخل فيلم و بدأت بـ الصراخ ، لن ترغب فى أن يعرف الناس.

Bence bu seferki için bir istisna yapmalısın. - Enfeksiyon kapmak istemezsin.
،أعتقد أنّك ستستثني هذا الطلب لأنّك لن ترغب في الإصابة بعدوى

inan bana, bir odada sıkışıp kalmak istemezsin bu şekilde.
وصدقني، لن ترغب بأن تُحبس في غرفة مع ذلك

Hastane gördüğün son yer olurdu. Burada ölmek istemezsin.
هذا المستشفى قد يكون آخر مكان تشاهده. لن ترغب في الموت هنا.

Çok yakında yemek yemek istemeyecektir.
وقريباً لن ترغب بتناول أي طعام

Muhtemelen bunu bilmeni istemeyecektir ama çok üzgündü.
من المرجح أنها لن ترغب أن تعرف هذا لكنها كانت منزعجه جدا أنت...

Mesajı ilettiniz zaten ama cevabı hoşunuza gitmeyecek.
إذا بعث رسالة. انك لن ترغب إجابتك.

Bunu duymak pek hoşunuza gitmeyecek ama.
لن ترغب بسماع ذلك.

Duvağına bir şey olsun istemezdi.
أعلم أنها لن ترغب بأن يحل مكروهٌ بها. إنها...

Onların yoluna çıkmak istemezsiniz.
لن ترغب بوجودهم" "في أي مكان