Bunların hiç birini söylemeyecek çünkü çatlak bir suçlu değil. | Open Subtitles | هي لن تقول أياً من ذلك لأنها ليست مجنونة إجراماً |
- Bunu söyleyemem, efendim. - Yani söylemeyecek misin? | Open Subtitles | لا استطيع ان اقول لك تعني انك لن تقول لي |
Şey, Naomi'yle görüşüyor. Naomi bana hiç bir şey söylemez. | Open Subtitles | حسناً، إنها ترى نعومي و نعومي لن تقول لي شيئاً |
Bana söz ver, kız kardeşimin bebeğini gördüğünde söylediklerin gibi şeyler söylemeyeceksin. | Open Subtitles | عدني أنك لن تقول أي شيء مثلما فعلت عندما رأيت طفل شقيقتي |
O başladığında inşaatın yarısı tamamlanmıştı. O yerin şimdiki halini görseydin böyle demezdin. | Open Subtitles | هو الذي بدأ العمل أما النصف الآخر تمّ انجازه أنت لن تقول هذا بعد أن رأيت حالة هذا المكان |
Evet, birileri onu korkudan altına etmediğin sürece doğruyu söylemeyeceğine ikna etmiş. | Open Subtitles | حسناً، شخص ما أقنعه بأنك لن تقول الحقيقة إلا إذا كنت تبلل نفسك |
Ve kuru bir martiniye sokacağım demeyecek misin? | Open Subtitles | لن تقول أنني سأجفف الملابس عنه بالمارتيني |
Söylemezsen erken çıkamazsın. Çıkmazsan söyleyemezsin. | Open Subtitles | لن تقول , لن تغادر مبكرا لن تغادر مبكرا , لن تقول |
Hayır. Artık ne yapacağımı söylemeyeceksin. Kimse söylemeyecek. | Open Subtitles | لا, لن تقول لي ما الذي أفعله بعد الآن و لا أحد آخر أيضا. |
Hector Garcia'yı öldürmeye beni tutmak için seni kimin tuttuğunu söylemeyecek misin? | Open Subtitles | لن تقول لي الذي استأجر لك لاستئجار لي لقتل هيكتور غارسيا؟ |
Tabii. Düğüne kadar ailesine hamile olduğunu söylemeyecek. | Open Subtitles | لن تقول لوالديها انها حامل ...الى بعد الزفاف |
Cameron Diaz, Drew Barrymore'a bunu söylemez. | Open Subtitles | أنا أعلم, كامرون دياز لن تقول ذلك لدرو برايمور |
Tanrı biliyor ya, o asla birşey söylemez, ama senin de arkanı kollar. | Open Subtitles | يعلم الله أنها لن تقول شيئاً أبداً ولكنها تتمنى عودتك. |
Tabii sakladılar. Nereye olduğunu söylemez. | Open Subtitles | بالطبع خبأهن و لكنها لن تقول أين |
Hiç kimse bunun hakkında bilmeyecek çünkü asla kimseye söylemeyeceksin. | Open Subtitles | لا أحد سيعرف عن هذا لأنك لن تقول لهم أبداً |
Ah, yanlış birşey söylemeyeceksin. Kitabı beğendin mi? | Open Subtitles | لن تقول شيئاً غير مناسب، هل أعجبك الكتاب؟ |
Ondan kurtulduğumuzda kimseye bir şey söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | عندما تتخلص منهم لن تقول أى شىء أليس كذلك؟ |
Yaptığım şeyi bilsen böyle demezdin. | Open Subtitles | أنت لن تقول هذا إذا كنت تعرف ما قمت بفعله أنا |
- Tanısaydın böyle demezdin. | Open Subtitles | لن تقول هذا لو قابلته |
Seni bırakırsam beni gördüğünü söylemeyeceğine yemin edeceksin. | Open Subtitles | إذا تركتك تذهب، يجب أن تقسم أنك لن تقول أبداً أنك رأيتني، |
Kimseye söylemeyeceğine söz vermelisin bana. | Open Subtitles | عليك أن تعدني أنك لن تقول شيئاً لأيّ أحد |
- Böyle bir şey demeyecek ya çünkü o kafadan kontak bir suçlu değil. | Open Subtitles | هي لن تقول أياً من ذلك لأنها ليست مجنونة إجراماً |
Ama bilmelisin ki bana kendime çoktan söylemediğim bir şey söyleyemezsin. | Open Subtitles | لكن اعلم أنّك لن تقول شيئًا لم أؤنّبت نفسي بهِ. |
Babandan izin istemene gerek yok. | Open Subtitles | لن تقول معذرة يا أبي |