"لن يتحدث" - Translation from Arabic to Turkish

    • Konuşmayacak
        
    • konuşmuyor
        
    • asla konuşmaz
        
    • konuşmayacaktır
        
    • konuşamayacak
        
    • konusmayacaktir
        
    • konuşmak istemiyor
        
    Şaka yapmıyorum. Bu andan itibaren kimse Konuşmayacak ve odayı terk etmeyecek. Open Subtitles لست أمزح ، من الآن فصاعداً لن يتحدث أحد في غير دوره أو يغادر هذه الغرفة
    Tamam mı? Benimle bir daha asla Konuşmayacak, ayrıca beni okuldan da atacak. Open Subtitles لن يتحدث إلي ثانية عقب أن يطردني من المدرسة
    Dinle, kimse kimseyle konuşmuyor yoksa hiçbir yere gidemezsin. Haydi. Open Subtitles إنظروا، لن يتحدث أحد مع أحد ولن تذهبوا إلى أي مكان
    Ona yardım etmeye çalıştım ama kimseyle konuşmuyor. Open Subtitles احاول الحصول على مساعدته، لكنه لن يتحدث إلى أي شخص.
    Empati mi? Kendi öz ağabeyin bu kitabı okusa bir daha seninle asla konuşmaz. Open Subtitles حتى أخوك عندما يقرأ هذا الكتاب لن يتحدث معك مرة أخرى
    Eğer hâlen yaşıyorsa kimseyle konuşmayacaktır. Open Subtitles استرخ يا تارغو لو كان لا يزال حيا لن يتحدث لأحد
    Bir daha benimle asla Konuşmayacak. Çok utanıyorum. Open Subtitles إنّه لن يتحدث معي، مُجددأً أنا مُحرجةٌ جداً
    Emmett belki de bir daha benimle hiç Konuşmayacak ama ne önemi var. Open Subtitles على الأرجح لن يتحدث معي مجددا، لكن ليست مشكلة.
    Essex hakkında şimdiye kadar ne bana ne de bir başkasına konuştu, Konuşmayacak da. Open Subtitles وقال انه لن يتحدث معي حول إسيكس. وقال انه لم يريد.
    Sadece benimle bir daha Konuşmayacak ve benden sonsuza dek nefret edecek. Open Subtitles انهُ فقط لن يتحدث الي مطلقًا وسيكرهني للأبد
    Ama Dedektif, arabulucu sizinle izin olmadan Konuşmayacak. Open Subtitles أجل لكن أيتها المُحققة ، وسيط الطلاق لن يتحدث إليكِ بدون مُذكرة
    İki ölü hacker bir de Konuşmayacak olan var ve elimizdeki tek şey bu çocuk oyuncağı. Open Subtitles لقد مات مُخترقين شبكات ، أحدهم لن يتحدث وكل ما لدينا لنعرضه هو لعبة الطفل تلك
    konuşmuyor, konu o çocuktur herhalde. Open Subtitles إنه مثل شمام إسفنجي. لن يتحدث. ذلك الصبي, كما أتصور
    Kız arkadaşı dışında kimseyle konuşmuyor. Open Subtitles هو لن يتحدث إلى أى شخص عدا صديقته الحميمه
    - Marc şu anda yerinde değil, ama ismini ve numaranı bırakırsan seninle bir daha asla konuşmaz, seni sevimsiz şişko Betty. Open Subtitles مارك ليس متوفراً هنا الآن.. لكن اذا اعطيتني اسمك ورقمك فهو لن يتحدث معكِ اطلاقاً يافقمة البحر المقرفة..
    "Hata yapıyorsunuz. Polisle asla konuşmaz." Open Subtitles لا، هذا خطأ إنه لن يتحدث مع شرطي
    Joe bir daha benle asla konuşmaz. Open Subtitles انظر . جو لن يتحدث معي ابداً بعدها
    Zaten hiçbir zaman onun eline geçmemeliydi yani biz çaldığımızda bu konuda konuşmayacaktır. Open Subtitles لذا فلم يكن من المفترض أن يحصل على الصندوق منذ البداية، ولذلِك فهو لن يتحدث حينما نَسرِقهُ منه
    Bir süre konuşmayacaktır, gitsek bir şey kaçırmayız. Open Subtitles هو لن يتحدث لبعض الوقت وعلينا نحن أيضا الرحيل
    Ona işkence ediyorlar ama konuşmayacaktır. Open Subtitles لقد تعرض للتعذيب لكنه لن يتحدث
    İspiyoncunuz çok uzun süre hiçbir şey hakkında konuşamayacak. Open Subtitles إنّ الواشي المتعلق بك لن يتحدث بشأنِ أيّ شيء لمدةٍ طويلة للغاية.
    Bir sure konusmayacaktir, gitsek bir sey kacirmayiz. Open Subtitles هو لن يتحدث لبعض الوقت وعلينا نحن أيضا الرحيل
    Yani hem kocasıyla doğru düzgün konuşamıyor hem de oğlu onunla konuşmak istemiyor. Open Subtitles إذا هي لديها ذلك الزوج الذي لا تستطيع التحدث اليه وذلك الأبن الذي لن يتحدث لها؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more