Maximilian'e haber verebilirsiniz Montezuma ve Kanada sınırı arasında bunlardan daha iyi mal bulamaz. | Open Subtitles | انه لن يجد بين الحيوانات أفضل من مونتيزوما والحدود الكندية |
"Asla sevdiğini bulamaz, sevgilisi gömleğini kaybedecek. " | Open Subtitles | لن يجد أبدا محبوبته, و سيفقد الحبيب قميصه |
Eğer işaretleri göremezden gelirsen, aşk asla kalbine giden yolu bulamaz. | Open Subtitles | اذا تجاهلتي العلامات الحب لن يجد طريقه ابدا الي قلبك |
Kimse o götverenleri bulamayacak. Benden duyman gereken şey bu mu senin? | Open Subtitles | لن يجد أحد هؤلاء الحمقى , أهذا ما تريد سماعه مني ؟ |
Ve söz veriyorum, senin gibi biri, asla huzur bulamayacak. | Open Subtitles | وأؤكد لك , بأن شخصا مثلك لن يجد السلام هناك |
-Hector bunu pek komik bulmayacak. | Open Subtitles | هكتور لن يجد ذلك مرحاً خمن كيف سيجد ذلك |
Kim ki kafasını karısının eteğinin altına saklar, o kafasını bir daha asla bulamaz. | Open Subtitles | من يخبىء رأسه تحت تنورة زوجته لن يجد رأسه أبداً |
Kıskanç bir yürek doğru bir sevgide yer bulamaz, hemen arkasında dursa bile. | Open Subtitles | القلب الغيور لن يجد أي مكان للمودّة الحقيقية مع أنه كان يقف خلفه تماما |
Ama bulamaz, çünkü ölmüştür. Yani başka bir versiyonu gibi. | Open Subtitles | لكنـّه لن يجد أباه الأصلي لأنـّه مات، وما سيقابله هو نسخة أخرى منه. |
Yada üzgün müsün? Apronu buradan bulamaz mı? | Open Subtitles | أو ما زلت قلقة أنّه لن يجد المطار من هنا؟ |
Bölümündeki kimse göğüs kanserinin tedavisini bulamaz, değil mi? | Open Subtitles | -ماذا عن البقية؟ قسمه لن يجد علاج سرطان الثدي |
Bigg Bunny, Aurelia'yı ben olmadan asla bulamaz. | Open Subtitles | بيج باني لن يجد أوريليا بدوني. |
Bigg Bunny, Aurelia'yı ben olmadan asla bulamaz. | Open Subtitles | بيج باني لن يجد أوريليا بدوني. |
Yoksa oğlun eve döndüğünde, kimseyi bulamaz. | Open Subtitles | لن يجد ابنك أحداً في البيت ليعود إليه |
Belki de Pembe Panteri bulamaz. | Open Subtitles | ربما هو لن يجد النمر الوردي. |
Cayman Adalarından bir hesaba yatırdı ama harcama fırsatı bulamayacak. | Open Subtitles | والتي وضعها في حساب بجزر الكايمان ولكنه لن يجد فرصة لينفقها ماذا بشأن الخمسة مليونات المتبقية ياسام؟ |
Yani denizaltıyı havaya da uçursan gitmesine izin de versen, sonuç değişmeyecek-- kimse bu adayı bulamayacak. | Open Subtitles | لذا فسواء دمرتها أم لا النتيجة واحدة لن يجد أحد هذه الجزيرة |
Asla bulamayacak. Bir yerlede ipucu olmalı. Yani-- | Open Subtitles | لن يجد ابد هناك مفتاح للغز في مكان ما اعني |
Yakında kan gidecek bir yer bulamayacak ve sirkülasyon duracak bu da kesilmek zorunda olacağı anlamına geliyor. | Open Subtitles | ,قريبا, ذلك الدم لن يجد مكانا ليذهب اليه و سوف يوقف الدوره الدمويه و الذي يعني انه .يجب ان يتم قطعه |
Bir gün bu kentteki bir kişi kızamık olursa hastalık çok fazla direnç bulamayacak, kişiden kişiye bulaşmaya başlayacaktır ve çabucak toplumun geneline yayılacaktır. | TED | فإذا ظهر في المدينة يومًا ما شخص مريض بالحصبة، فإن المرض لن يجد مقاومة كبيرة وسيبدأ بالانتقال من شخص إلى آخر، وسينتشر في غضون وقت قليل في المجتمع بأسره. |
Çok komik, bazılarımız gerçek aşkı asla bulamayacak. | Open Subtitles | هذا مضحك بعضنا لن يجد ابدا الحب الحقيقى |
Bunu akıllıca bulmayacak olanlar var. | Open Subtitles | هنالك من لن يجد حكمةً في هذا الأمر |