50, 60, 70, 80 bin yeni ofis yerinin yerlerinin açılması -- sayısı her ne ise -- konuyla hiç bir alakası olduğunu sanmıyorum. | TED | لا أعتقد بأن لها علاقة مع 50 أو 60 أو 70 أو 80 ألف من مساحات المكاتب الجديدة بغض النظر عن ما هو الرقم |
Sence bunun, babanın seni taciz etmesiyle bir alakası var mı? | Open Subtitles | كنت تعتقد ربما الخاص خطوة الأب إساءة لها علاقة في ذلك؟ |
1994'teki Dünya Finans Enstitüsü bombalanmasıyla alakalı olarak aranan kaçak bir suçlu kendisi. | Open Subtitles | إنها هاربةٌ مطلوبة في جناية قتل لها علاقة بتفجير 1994 للمعهد المالي العالمي |
O Ana Geminin bununla bir ilgisi var, bunu biliyorum. | Open Subtitles | تلك المركبة الأم لها علاقة ما يجب أن نفعلها .. |
Şimdi göreceğiniz tepkime tamamen zihinsel çabayla oluşturuldu ve ışıklandırmayla hiçbir ilgisi yok. | TED | فالاستجابة التي سترون مدفوعة بالكامل بالمجهود الذهني وليس لها علاقة بتغير مستوى الإضاءة |
Dr. Kaplan bu kazaların orta yaş kriziyle ilgili olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يعتقد الدكتور كابلان ان الحوادث هذه لها علاقة بازمة منتصف العمر |
Böylelikle şakacı bir şekilde meyve sineklerini illet ederek başlayan bu deneylerin insanlardaki psikiyatrik hastalıklarla bağlantılı olabileceğini zamanla kavramaya başladım. | TED | وببطئ بدأت أدرك مابدأت به وأن تلك المحاولات الهزلية لإزعاج ذباب الفاكهة أصبح لها علاقة حقيقية ومهمة بالإضطرابات النفسية لدى الإنسان |
Onların bakış açısına göre, bu seçimlerin sağlık ile hiçbir alakası yok; sadece sevdikleri için seçiyoralr. | TED | ومن وجهة نظرهم، أن هذه الاختيارات ليس لها علاقة بالصحة. هم فقط يُعجبهم ما يُعجبهم. |
Muhtemelen şansın bununla hiçbir alakası yoktur. | Open Subtitles | على الأرجح أن الصدفة ليس لها علاقة بأي من ذلك |
Geçen sefer dikkatimi dağıttığın şeyin maçla hiç bir alakası yoktu. | Open Subtitles | في المرة الاخيرة شغلتي تركيزي باشياء ليست لها علاقة بالمباراة . |
Ben bir yazarım ve konuşmamı kendi yazdığım ve bu resimde gördüklerinizle yakından alakalı kısa bir paragrafı size okuyarak kapatmak istiyorum. | TED | أنا كاتب، وأريد أن أنهي حديثي بقراءة قطعة قد كتبتها والتي لها علاقة كبيرة بهذا المشهد. |
Biz insanları yeterlilik ile alakalı şu değişkenler ile değerlendiriyorduk. Mesela, Konuşmanın yapısı nasıldı? | TED | نحن أيضا، لأننا نقيمهم على أساس كل هذه المتغيرات التي لها علاقة الجدارة، مثل ما مدى جودة ترتيب |
Hislerimizi kullanmanın ikinci yararı samimiyetle alakalı. | TED | الفائدة الثانية من استخدام أحساسينا لها علاقة بالحميمية. |
Bay Cross, o reklamın "Cimri" ile ne gibi bir ilgisi var? | Open Subtitles | السيد الصليب ، ماذا يفعل بالضبط هذا الإعلان لها علاقة مع البخيل ؟ |
Bunun olayla bir ilgisi var, değil mi? | Open Subtitles | هذا لا يكون لها علاقة ما مع الحالة، أليس كذلك؟ |
Kaldı ki işaretlediğim ırksal kimliğin genlerimle hiçbir ilgisi yoktu. | TED | ومهما كانت هويتي العنصرية التي أختار فليس لها علاقة بجيناتي. |
İddaalı olmak istiyorum,ama yapamıyorum Elma ile ilgili bir şey olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد كنت أدعي ذلك, ولكنني لا أفهمها أظن أن لها علاقة بالتفاح |
Ve bu ölümün de onunla bağlantılı olduğuna. Sebebini bulacağıma inanıyorum. | Open Subtitles | ولكن السؤال هل هذه الوفاة لها علاقة بانتحار ادلمو ؟ |
Sıkı çalışmalarıyla, güçlü hırslarıyla ya da gerçek nitelikleriyle alâkası yok, hayır. | Open Subtitles | و ليس لها علاقة بالعمل الجاد، الطموح القوي أو المؤهلات المناسبة، لا |
Yıllardır asit reflüsü çekiyor, ilişkili olamaz. | Open Subtitles | لديه حموضة منذ أعوام ليس لها علاقة |
Kaçınız bir reklamda kadın göğsünün hiç alakasız bir ürünü satmak için kullanıldığını gördünüz? | TED | كم منكم شاهد إعلاناً حيث يُستخدم ثدي المرأة لبيع بضاعة ليس لها علاقة بذلك؟ |
Geçmişin önemli vukuatlarını, genelde birisinin ölümüyle veya korkunç, kanlı bir olayla alakalıdır, hoş bir tatille kutlarız. | Open Subtitles | عن الأحداث الهامة في الماضي و التي لها علاقة بموت أحدهم في نهاية صراع دموي إن الإحتفال بيوم عطلة جميل |
Bay Owen'ın mektubunun bunula bir ilgisinin olup olmadığını ortaya çıkarmak istedim. | Open Subtitles | لقد أردت اكتشاف إن كانت رسالة السيد " أوين" لها علاقة بذلك |
Umarın bu trajik olayın... bizimle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorsundur. | Open Subtitles | آمل ألاّ تظن أن هذه الحادثة المأساوية لها علاقة بنا |
Burada, aynı eşitsizlik ölçüsüyle olan ilişkisi var. | TED | وهنا تلك الدراسة لها علاقة مع مقياس عدم المساواة الإجتماعية. |