Fırsatın olmasına rağmen Bunu onlara söylemedin. | Open Subtitles | لم تقولي لهم ذلك حين أتيحت لك الفرصة و أنا أتسائل لماذا لم تفعلي ذلك، هذا ما في الأمر |
Aslında sakın, cidden söyleme Bunu onlara çünkü gözleri üzerimde. | Open Subtitles | في الحقيقة، لا تقل لهم ذلك لأنّهم يراقبونني، |
Bunu onlara nasıl verdiğim umurlarında değil. Güven bana. | Open Subtitles | .لا يكترثون بطريقة منحي لهم ذلك , ثقي بي فحسب |
Hiç kimse bana tangırcı diyemez! Eğer onlara iyi olmadığını söylersen onlara bunu söyleyecek bir kişi daha var. | Open Subtitles | إن أخبرتهم أنّهم ليسوا جيدين فأنتَ شخصٌ إضافي يقول لهم ذلك |
onlara bunu uygun kâr miktarıyla sağlıyorum. | Open Subtitles | أوفّر لهم ذلك مقابل ربح مناسب. |
Başkan seçildiğimden beri görevim onları bir araya toplamak | Open Subtitles | ومن واجبي بصفتي رئيسهم المنتخب أن أثبت لهم ذلك |
Bunu onlara söyleyemem efendim. | Open Subtitles | يمكنني ان اقول لهم ذلك ,سيدي |
Bunu onlara kanıtlayacağım. | Open Subtitles | سأثبت لهم ذلك فوراً |
Ben Bunu onlara söylemek istemem. | Open Subtitles | حسنا. إذا أنا... لن أقول لهم ذلك مباشرة |
- Bunu onlara karısı söyledi, evet. | Open Subtitles | زوجته قالت لهم ذلك, نعم. |
Bunu onlara göstermemiz gerekiyor. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى أن نظهر لهم ذلك |
Düşünüyoruz ki, eğer Bunu onlara götürürsek... | Open Subtitles | نعتقد أننا إذا أخدنا لهم ذلك. |
Bunu onlara gösteriyorsun zaten. | Open Subtitles | وأنت تظهر لهم ذلك |
Ya da Bunu onlara sen mi söylemek istersin? | Open Subtitles | أو تود أنت أن تقول لهم ذلك ؟ |
Ama biz Bunu onlara gösterdik. | Open Subtitles | -لكننا أظهرنا لهم ذلك |
onlara bunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا سأقول لهم ذلك. |
onlara bunu borçluyum. | Open Subtitles | أنا مدين لهم ذلك. |
Söyle onlara bunu. | Open Subtitles | نقول لهم ذلك. |
Başkan seçildiğimden beri görevim onları bir araya toplamak | Open Subtitles | ومن واجبي بصفتي رئيسهم المنتخب أن أثبت لهم ذلك |