Hâlâ acı çektiğini biliyorum. Ona söylediğim son şey, yoluna devam etmesi gerektiğiydi. | Open Subtitles | أعرف أنّه ما يزال متألّماً وآخر كلامي له كان أنّ عليه المضي قدماً |
Ona acı ve kalp kırıklığından başka bir şey getirmedim. | Open Subtitles | ، كل ما جلبت له كان الألم و كسر الخاطر |
Sen sürekli Ona bağırıyorsun. Senin karman benimkinden de kötu. | Open Subtitles | في الواقع، فإن آخر شيء قلت له كان "حلاقة لطيفة،" |
Onun için dünyadaki en önemli şey, tekerlerin rayların üzerinde yuvarlanmaya devam etmesiydi. | Open Subtitles | أهم شيء بالنسبة له كان استمرارية دوران العجلات |
- Bak, emri Onun için herşey demekti. | Open Subtitles | الطلب الموجة له كان يعنى كل شىء نالنسبة لة |
Onun için, bu çıkması gereken bir seyahat gibiydi, gitme--gitmek istediği. | Open Subtitles | بالنسبة له كان الأمر مثل رحلة يجب عليه أن يقوم بها رحلة أراد أن يقوم بها |
Son görüldüğü yer Sambava'daki First Christ Kilisesi'nin altındaki bir yeraltı mezarlığıymış. | Open Subtitles | اخر مكان معروف له كان كاتكومبس تحت كنيسة المسيح الأول في سمبافا |
Buna karşılık sizin Ona yaptığınız... yada yapılmasına izin verdiğiniz... şey dehşet verici. | Open Subtitles | انا و آرشر يا سيدى و ما سمحتم بحدوثة له كان متوقعا و هذه المحاكمة ايضا |
Yani kızın Ona saldırabilmesi için vücudunun üstünden uzanıp tornavidayı almış olması lâzım. | Open Subtitles | إذاً من أجل مهاجمتها له كان عليها الذهب أمام جسده والحصول عليه بالضبط لكن هذا غير منطقي |
Ona ne yaptılarsa kısa sürmüş. | Open Subtitles | مهما كان الذي فعلوه له كان قصير الأجل أنا أخشى بأنه لن يصمد لمدة أكثر |
Ona aşık olman, fasulyelerden önce mi yoksa sonra mıydı? | Open Subtitles | وحبّك له كان قبل أم بعد الفاصولياء الليمية ؟ |
Eline ne zaman fırsat geçse beni aşağılıyor. Ona biraz karşı çıkamaz mısın? | Open Subtitles | ،كل فرصه كانت تلوح له كان ينال منى ألا أستطيع أن أنال منه قليلا؟ |
Bu durumda Ona olan küçük kızın yaşadığı başka birşey olabilir. | Open Subtitles | ويعني ذلك أن ما حدث له كان الشيء الذى واجهته البنت الصغيرة |
Ona göre, her gün Troll'lerle yapılacak bir savaş anlamına gelmiş. | Open Subtitles | بالنسبه له, كان كل يوم فى معركة مع الأقزام. |
Kesinlikle. Ama Onun dediğine göre aşkı yüzünden yapmış. | Open Subtitles | أجل ، بالتأكيــد لكن بالنسبة له كان بسبب الحب |
Sana dün söylemiştim.Onun bugün burada olması normal. | Open Subtitles | مرحبا يا عزيزتي هذا ما كنت أقوله له كان من المفترض أن يزورني أمس |
Onun için önemli olan tek şey sevdiklerinin mutluluğuydu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كان مهما بالنسبة له كان سعادة الناس الذين يحبهم |
Onun dini imanı para ve güç. | Open Subtitles | دالتون : بالنسبة له كان الامر يتعلق بالسُلطة و المال |
Onun için bu görev gibi bir şeydi ve... Ben sadece Onun kadar iyi bir adam olmak istiyorum. | Open Subtitles | بالنسبة له كان الأمر بمثابة واجب وأريد فحسب أن أكون صالحًا كما كان |
En son görüldüğü yer 1941'de Londra Hava Saldırısı sırasındaydı. | Open Subtitles | للعديد من حاولوا فتح الباندوريكا قبل الأوان المحدد آخر ظهور مسجلٍ له كان إبّان الهجوم الجوي على لندن في عام1941 |