Bu dava eşi benzeri görülmemiş ve zor bir dava. | Open Subtitles | هذه القضية لها نطاق من الصعوبة لم يسبق له مثيل |
Ama üzülerek, bugün diller benzeri görülmemiş bir oranda ölüyor. | TED | لكن اللغات اليوم بكل أسف تموت بمعدل لم يسبق له مثيل |
Romalı konsül ve eşsiz görkem sahibi bir komutan! | Open Subtitles | قنصل رومانيّ وقائد ليس له مثيل بالمجد |
Alomet Prensesi'nin eşsiz bir güzelliği olduğunu söylerler. | Open Subtitles | يقال بأنّ أميرة " ألموت"، جمالها ليس له مثيل. |
Hiç yıldız şeklinde radyatör kapağı görmedim. | Open Subtitles | لم يسبق له مثيل على شكل نجوم المبرد مقبض الباب. |
Daha önce hiç Grimm görmemiştim. Ne büyük hayal kırıklığı. | Open Subtitles | لم يسبق له مثيل على جريم before-- ما خيبة أمل. |
Bu kolay olmayan türden bir sevgi fakat bunu yapabilirsek daha önce hiç görmediğimiz bir değişim görürüz. | Open Subtitles | هذا هو نوع الحب الذي ليس من السهل ، ولكن إذا كنت تستطيع أن تفعل ذلك، سنرى تغييرات لم يسبق له مثيل من قبل. |
Bütün ülke başarı ve galibiyeti daha önce hiç görülmemiş şekilde kutlamak için hazırlıklarını tamamlamış durumda.. | Open Subtitles | يلعب البرازيل من اجل الفوز و المدينة كلها اغلقت محالها تهيئا للاحتفالات على نطاق واسع لم نشهد له مثيل |
Seçim komitesi partilerin fikir birliğiyle benzeri görülmemiş bir şekilde ikinci seçimlerin yapılması kararını aldı. | TED | أعلنت مفوضية الإنتخابات، بموافقة الأحزاب، إجراء لم يسبق له مثيل وهو إعادة الجولة الثانية. |
Ama diğer yandan, bize sunulan şey benzeri görülmemiş bir yakınlık. | TED | كما أنه يعطي انطباعا بالانسجام لم يسبق له مثيل. |
Böylece güçün varlığı ve çevredeki bant genişliği bizlere tüm bu teknolojileri mümkün kılarak onları eşi benzeri görülmemiş şeylere dönüştürmemizi sağlayacak. | TED | فبوجود الطاقة والسعة الموجية في البيئة ستسمح لكل هذه التكنولوجيا الجديدة لتلتقي بشكل لم يكن له مثيل قبلا |
Asuma, şu an köy eşi benzeri görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıya. | Open Subtitles | أسوما، القرية حالياً في خطرِ لم يسبق له مثيل |
Ziyaretçilere için daha önce benzeri görülmemiş büyüklükte bir sempati ve Beşinci Kol'a karşı uluslararası bir protesto gördük. | Open Subtitles | شهدنا كمّاً هائلاً لم يسبق له مثيل من التعاطف تجاه الزائرين و شجباً دولياً ضد الرتل الخامس و جريمته الوحشية التي نفذها |
Pek çoklarının görmediği türden eşsiz bir gösteri. | Open Subtitles | إنه لمشهد يشبه أي شيء يسبق له مثيل. |
Tünaydın ve müthiş Jesse Owens'ın hiç şüphesiz 4 eşsiz dünya rekoru sözünü yerine getirmeyi umduğu Los Angeles'a hoş geldiniz! | Open Subtitles | مساء الخير، ومرحبا بكم في لوس انجليس، حيث يأمل العظيم جيسي أوينز، ولا شك، لجعل جيدة على نزعته لم يسبق له مثيل من أربعة أرقام قياسية عالمية. |
eşsiz miktarda. | Open Subtitles | إنه على نطاق ما كان له مثيل. |
Kate'i daha önce hiç bu kadar çok çalışırken görmedim. Fakat Ben ve Emily için hep böyledir. | Open Subtitles | وقد إميلي لم يسبق له مثيل العمل بجد , لكنها كانت دائما هناك لبن واميلي. |
Hiç bu kadar eski, yıkık bir oda görmemiştim, ama idare edeceğiz. | Open Subtitles | ط ط ط. لم يسبق له مثيل غرفة فعلت في demoliskin في وقت مبكر من قبل، |
- Bir nedenden dolayı Geçitte daha önce görmediğimiz bir güç artışı var. | Open Subtitles | -لسبب ما هناك نبض طاقة لم يسبق له مثيل تكدس داخل البوابة |
Bütün ülke başarı ve galibiyeti daha önce hiç görülmemiş şekilde kutlamak için hazırlıklarını tamamlamış durumda.. | Open Subtitles | يلعب البرازيل من اجل الفوز و المدينة كلها اغلقت محالها تهيئا للاحتفالات على نطاق واسع لم نشهد له مثيل |