Burada olmamın tek nedeni,... bu çalışma grubunun dersin bir zorunluluğu olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجودي هنا هو أن مجموعه الدراسه أجباريه للدوره |
Bunu bilmiyor muyum? Ama Burada olmamın tek nedeni dikkatleri ait olduğu yere çekmek. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجودي هنا الآن هو وضع الآنتباه في مكانة الرئيسي |
Öğrenmek için can atıyorum. Ve Burada olduğum için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا متشوقة كي أتعلم و أنا ممتنة لوجودي هنا |
Konuştum, güldüm ve sadece Burada olmak bile bana çok şey öğretti. | Open Subtitles | هنا كنت أضحك وأتحدث كثيراً فقط لوجودي هنا |
Burada olmaktan ve sizinle sevdiğim bir konuyu konuşmaktan çok mutluyum : güzellik. | TED | سعيد لوجودي هنا و لأتحدث عن موضوع عزيز على قلبي، وهو الجمال. |
Burada bulunmamın tek sebebi, Yüzbaşının beni içeri almak zorunda olduklarını söylemesiydi. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجودي هنا هو أنّ القائد قال بأنّ عليهم السماح بحضوري |
Bu akşam ben buradayım, yemeği iptal edebilir miyiz? | Open Subtitles | انا ذاهب لوجودي هنا هذه الليلة، يمكننا إلغاء العشاء؟ |
Buraya gelmemin tek sebebi kardeşim hakkında konuşmak istediğin içindir. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجودي هنا انك تود الحديث معي عن شقيقتي |
En başından beri Burada olmamın sebebi hükümetimin.... ...yıldız geçidi programını yürütmenin maliyetlerine ve risklerine maruz kalmak istememesi. | Open Subtitles | السبب الأول لوجودي هنا لأن حكومتي غير راغبة في تحمل النفقات والخطر من تشغيل البوابة |
Burada olmamın tek sebebi, neden ve nasıl suikaste uğradığını bulmak. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجودي هنا هي محاولة أن أعرف لماذا وكيف تم اغتياله |
Kitap kulübünün amacı altı kitabı da yapmaktı, ve benim Burada olmamın da tek sebebi bu. | Open Subtitles | القيام بكل الروايات الست هو سبب وجود نادي الكتاب وهو السبب الوحيد لوجودي هنا |
Orada uzanmış yatarken "Büyük ihtimalle Burada olmamın ve bekar olmamın iyi bir nedeni vardır" | Open Subtitles | أتذكر إستلقائي هنـاك ، وأنا أفكر هنالك على الأرجح سبب جيد ، لوجودي هنا بالأسفل |
Aslında sadece, bu sabah uyandım ve Burada olduğum için gerçekten mutlu hissettim kendimi. | Open Subtitles | حسناً , لقد استيقضت اليوم وأحسست , بأنني سعيد جداً لوجودي هنا |
Bu efendilik bağı yüzünden mi yoksa sadece seninle Burada olduğum için çok mutlu olduğumdan mı? | Open Subtitles | أهذا من فعل رابطة الاستسياد؟ أم ذلك لكوني سعيدة جدًا لوجودي هنا برفقتكَ؟ |
- Hadi gidip yürüyelim. - Burada olduğum için inanılmaz mutluyum. | Open Subtitles | لنذهب لنتمشى - أنا سعيد بشكل لا يصدق لوجودي هنا - |
Teşekkürler. Burada olmak çok heyecan verici. Kitaplara bayılırım. | Open Subtitles | أنا أيضا مغمورة بالسعادة لوجودي هنا أحب الكتاب |
Aslında Burada olmak bile bana yetiyor, uzun zamandır buranın hayalini kuruyordum. | Open Subtitles | أعني أنني متحمسة للغاية لوجودي هنا ولقد كنت احلم بهذا منذ زمن بعيد |
...Kardinal'e Burada olmak için iyi bir nedenim olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | اخبر الكاردينال ببساطة أنه لدي سبب جيد لوجودي هنا |
Biliyorsun, Bush Station'a gitmeyi ummuştum... ama bütün bunları görünce, Burada olmaktan gerçekten mutluyum. | Open Subtitles | أ تعلمين، كنت آمل أنّ أعود إلى محطّة الأدغال .. لكن مجرّد رؤيتي لكُلّ هذا، شعرت أنّي سعيدة لوجودي هنا. |
Burada olmaktan ne kadar mutlu olduğumu bilemezsiniz. | Open Subtitles | دكتور بيرناردو, أنت لا تعلم كم أنا متحمسة لوجودي هنا. |
Burada bulunmamın gerçek nedeni, yardım aramak. | Open Subtitles | السبب الحقيقي لوجودي هنا هو البحث عن المساعدة |
Benim yaşadığım yerde, sonu olmayan kötü bir insanım ve sırf o yüzden buradayım. | Open Subtitles | مكان عيشي, أنا فتى سيء الذاهب للمجهول وهذا السبب الوحيد لوجودي هنا |
Buraya gelmemin bir diğer nedeni de takımın genel odada toplandığını söylemekti. | Open Subtitles | والسبب الأخر لوجودي هنا أن أخبرك أن الفريق يجتمع في الغرفة المشتركة |
Burada olmam iyi oldu çünkü ben de sizinle bir şey hakkında... | Open Subtitles | في الحقيقة, أنا مسرور لوجودي هنا لأني أود أن أتحدث معك عن بعض الأمور التي000 |
Şu an burada bulunmaktan rahatsızım. | Open Subtitles | لا أشعر بالراحة لوجودي هنا الآن. |