"لوحدهِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • yalnız
        
    • tek başına
        
    Yani, canımızın içi bebeğimizi uyuşturucu bağımlısının bile binmeyeceği bir şeye bağlamayı düşünüyoruz da babamla yalnız kalmasına müsade etmiyoruz. Open Subtitles أن نربط طفلنا العزيز لشيء ولا حتى المهرجين المخدرين سيركبوه لكننا لا نتركهُ لوحدهِ مع أبي
    Hiç yalnız kalmadığını söylemiştin. Open Subtitles و أنتَ تقول أنهُ لم يكن لوحدهِ
    Onunla gidersen, yalnız olmaz. Open Subtitles حسناً, لو ذهبتَ معهُ فلن يكون لوحدهِ
    Dostumuz tek başına yapmış. Bu görev onun için her şeymiş. Open Subtitles إن رجلنا هنا قد عملَ لوحدهِ إن هذهِ البعثة عنت كل شيء لهُ
    Yeni bir stajyerin tek başına çalışmasına müsade etmek onluk bir şey değildir. Open Subtitles من النادر لها أن تثق بمتدرب جديد أن يعمل لوحدهِ
    Camelot'un kaderi yalnız onun omuzlarında. Open Subtitles مصير كاميلوت يقع على عاتقهِ لوحدهِ
    Jared, Hindistan'a yalnız gitmemeli. Open Subtitles -أقصد أن يذهب (جاريد) للـ(هند) لوحدهِ
    Çamaşırları ve bulaşıkları yıkıyor. Her gün tek başına ramen yiyor. Open Subtitles يغسل الملابس والصحون ويأكلُ لوحدهِ
    - Carroll'ı tek başına yakalamış. Open Subtitles أمسكَ (كارول) لوحدهِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more