Öğrencileri elbette test ediyoruz ve öğretmenlere eksiksiz gösterge tablosu veriyoruz. böylece öğrencilerin seviyelerini öğrenebiliyorlar. | TED | ونحن، بالطبع،نختبر الطلاب ومن ثم يتم إعطاء المعلمين لوحة القيادة الكاملة، ليتمكنوا من معرفة مستوى الطلاب في هذا. |
İlginçtir ki, öğrencilere deneyden önce ve sonra birer test verdiler. böylece öğrencilerin öğrenmelerine etkisini açıkça ölçebileceklerdi. | TED | ثم و بشكل مثير للإهتمام، أعطوا الطلاب اختبار قبل وبعد التجربة، ليتمكنوا من معرفة تأثير التعليم على الطلاب بشكل واضح. |
Bu araç, herkese, hem kendi fikirlerini söylemeleri hem de kendilerini, fikirlerinden ayırmaları için yardımcı oluyor. böylece, üst bir seviyeden görebiliyorlar. | TED | هذه الأداة تساعد الناس في التعبير عن آرائهم ومن ثم فصل أنفسهم عن آرائهم ليتمكنوا من رؤية الأشياء من منظور أعلى. |
Eşyalarının ticaretini yapmanın ve hesaplarını birbirlerine satmanın parlak yollarını buldular, böylece oyun oynarken aynı zamanda para kazanabileceklerdi. | TED | وجدوا طرقا ذكية لمقايضة هذه القطع ولبيع حساباتهم لبعض ليتمكنوا من تكوين دخل بينما يلعبون ألعابهم |
Dünya görüşleriyle yarışarak zihinlerini açık tutan, çocukları eleştirel yorum yapmaya teşvik eden ve böylece sorgulamalarını sağlayacak kişilerle filmde tanıştırdık. | TED | بدأنا بتعريف الجميع الأفلام التي تُفتٍّح عقولهم على العالم وتدفع الأطفال لبناء التفكير النقدي ليتمكنوا من طرح الأسئلة |
böylece konferans odasından erişilebilir olacak. | Open Subtitles | ليتمكنوا من الدخول إليه عن طريق غرفة الاجتماع |
İçinizden birinin kaçmasına izin verirler ve böylece bir sonraki köye kadar izini sürerler. | Open Subtitles | وربما تركوا أحدكم ليهرب ليتمكنوا من اللحاق بك الى القرية المقبلة |
İçinizden birinin kaçmasına izin verirler ve böylece bir sonraki köye kadar izini sürerler. | Open Subtitles | وربما تركوا أحدكم ليهرب ليتمكنوا من اللحاق بك الى القرية المقبلة |
böylece konferans odasından erişilebilir olacak. | Open Subtitles | ليتمكنوا من الدخول إليه عن طريق غرفة الاجتماع |
Davayı bizim almamızı istiyorlar, böylece bizi de tutuklayacaklar. | Open Subtitles | يريدونا أن نستلم القضية, ليتمكنوا من حجزنا. |
böylece onu koruyabilsinler. Biliyorum. Çalışıyorum. | Open Subtitles | ليتمكنوا من حمايته بالمقابل أعرف , وأنا أحاول |
Koşuşturma sırasında malları depolamak için, böylece müsait zamanda onları götürecekler. | Open Subtitles | لتخزين البضائع خلال العملية .ليتمكنوا من حملها وقت الفراغ |
böylece kokain çekip uyduruk vaatlerde bulunabilirler. | Open Subtitles | ليتمكنوا من تعاطي الكوكايين وإعطاء الوعود الواهية. |
Tek istedikleri beni geri getirmekmiş böylece intikamlarını alabileceklerdi. | Open Subtitles | ... انهم ارادوا ان اعود فحسب ليتمكنوا من الأنتقام |
Annelerinin sırtlarında yüzüyorlar böylece daha rahat nefes alabiliyorlar. | Open Subtitles | ...ويسبحون على ظهور أمهاتهم ليتمكنوا من التنفس بطريقة أسهل |
böylece cevap verirken korunmaları kalmayacak. | Open Subtitles | ليتمكنوا من نزع أسلحتهم في الإجابة |
böylece kurbanlarımla öbür dünyada bir araya gelebilecektim ve benden öclerini alabileceklerdi. | Open Subtitles | في الحياة الأخرى ليتمكنوا من أخذ ثأرهم |
böylece, onlar öldükten sonra çocukları çalabileceklerdi. | Open Subtitles | ليتمكنوا من سرقة الأطفال عقب الولادة |
Tapınağındaki hizmetkârların da bakire olmaları gerekiyordu, böylece tüm enerjilerini ailevi işlere ve çocuk yetiştirmeye değil de tanrıçanın hizmetine sunabileceklerdi. | Open Subtitles | ومن المتوقع أن يكون الخدم في معبدها عذارى... ليتمكنوا من تكريس طاقتهم لا في أمور المنزل وتربية الأطفال... بل لخدمة الآلهة. |
böylece millet istatistikleri ve boks sonuçlarını koyduğumun cep telefonlarından okuyabilecekmiş. Yemek yerken kim cep telefonuna bakmak ister ki? | Open Subtitles | ليتمكنوا الناس من قراءة الأخبار ونتائج المباريات على هواتفهم اللعينة من يريد أن ينظر فى الهاتف المحمول أثناء أكل الطعام ؟ |