Ama söylediğim gibi burada değil. Bir saat kadar önce çıktı. | Open Subtitles | لكنّي أقول لكِ، إنّها ليست هنا لقد غادرت قبل حوالي ساعة |
O sürtük burada değil. Ayrıca gerçek polis çağırdım ben. | Open Subtitles | السافلة ليست هنا يا رجل وقد إتصلتُ برجال الشرطة الحقيقيين |
- Tabii ben bu konuda şanslıydım. - Annem burada değil baba. | Open Subtitles | . بالتأكيد أنا ربطتها و أخرجت العلبة . أبي أنها ليست هنا |
Sorun şu ki burada değil. Sınıfta kaldı, çantamın hemen yanında. | Open Subtitles | إنما هي ليست هنا بل في غرفة التدريس إلى جانب حقيبتي |
Bana söylediği için burada yok demiyorum burada gerçekten yok. Gil Ra Im! | Open Subtitles | ، إنها لم تخبرني بأن أقول بأنها ليست هنا إنها بالفعل ليست هنا |
Teşekkür ederim. Kamera burada değil. Teknede söylediklerim için özür dilerim. | Open Subtitles | شكرا الكاميرا ليست هنا حتى آسفه بشأن ماقلته لك على القارب |
Aradığım kişi burada değil. | Open Subtitles | الواحدة التى أَبحث عنها ليست هنا أطلق سراحهم |
Hayır, şu an burada değil. İşe gitti. Kim arıyor? | Open Subtitles | لا, ليست هنا الآن, لقد ذهبت الى عملها, من المتصل ؟ |
burada değil, ve ne zaman döneceğinide bilmiyorum. | Open Subtitles | أقول لكما أنها ليست هنا و لم تكن هنا و لا أعلم متى ستعود |
Para burada değil. Ne diyebilirim? | Open Subtitles | الأموال ليست هنا ماذا يمكنني ان اقول لك ؟ |
- Eski karım evde olabilir. burada değil. | Open Subtitles | لا تقلق، ليست هنا لم يرد إسمها بين المشاركين في الفيلم |
burada değil. Adı jenerikte yoktu. | Open Subtitles | لا تقلق، ليست هنا لم يرد إسمها بين المشاركين في الفيلم |
Ama onun ev arkadaşı olarak söyleyeyim ki kendisi burada değil. | Open Subtitles | لكن بما انى رفيقتها فى الغرفه يمكننى ان اقول لك انها ليست هنا |
- burada değil, dostum. - Böyle bir çöplükte olacağına inanmıyorum. | Open Subtitles | إنها ليست هنا ,يارجل لا أصدق إنها تكون هنا فى هذا الغباء التافه |
Her tarafı arayabilirsin, ama burada değil. | Open Subtitles | لك الحرية المطلقة في تفتيش المكان لكنها ليست هنا |
O halde, burada değil. Belki başka bir yere bakmalısınız. | Open Subtitles | إنها ليست هنا ربما عليك أن تبحث بمكان آخر |
Yatağı düzeltilmiş ve arabası burada değil. | Open Subtitles | لقد قامت بترتيب سريرها، و سيّارتها ليست هنا |
Sizin ona yapmaya çalıştıklarınızı göz önüne alırsak size iyi bir haber vermek isterim ki o burada değil. | Open Subtitles | أنا أقول بأنّه أخبار جيدة لك بأنّها ليست هنا الآن، إعتبار بأنك مجرّب لإليها. |
Hayır, şu anda burada değil, mesajınızı alabilir miyim? | Open Subtitles | اه، لا، انها ليست هنا الآن. هل يمكنني أخذ الرسالة؟ |
Buranın altını üstüne getirdim ama 25 numara burada yok. | Open Subtitles | لقد قلبت المكان رأساً على عقب و 25 ليست هنا |
Sana burda değil, arkadaki ahırlarda olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | ماذا تفعل؟ لقد أخبرتك أنها في الاصطبلات الخلفية، ليست هنا |
Araba Orada değil. Yardım çağırmaya gitmiş olmalılar. | Open Subtitles | القاطره ليست هنا ، يبدو انها قد ذهبت لطلب المساعده |
Daha gelmedi, daha gelmedi. Çocuğumu doğuracak ama daha gelmedi. | Open Subtitles | إنها ليست هنا بعد إنها تلد طفلي وليست هنا |
- burada olmadığını şimdi öğrendik. | Open Subtitles | الشيء الوحيد أننا إكتشفنا أنها ليست هنا. |
Sıkıcı Annem evde değil. ... oynayabiliriz. | Open Subtitles | أمي ليست هنا يمكننا اللعب بالكرة لا لقد فعلنا ذلك من قبل فكروا |
Tek öğrendiğimiz onun burada olmadığı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد أننا إكتشفنا أنها ليست هنا. |