Çok hoş bir şey değil ama çok da önemli değil. | Open Subtitles | ولا اتذكر شيئا عن هذا لا يمكن ان يكون هذا سارا ولكنه ليس بالأمر الهام, انها مجرد احلام سيئة |
Her altı saatte bir hap almam lazım yoksa kendimi komik hissediyorum. önemli değil. | Open Subtitles | على أن آخذ قرص كل ست ساعات وإلا أشعر بالمرح، ليس بالأمر الهام. |
Bu hiç önemli değil, çünkü Whitley ile yemek yiyeceğim. | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام لأنني سأتناول الغداء مع ويتلي |
önemli bir şey değil ancak bunun hakkında seninle konuşmanın daha iyi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | انه ليس بالأمر الهام ولكنى اعتقد انه من الأفضل ان اتحدث اليك بشأنه |
Öyle önemli bir şey değil. | Open Subtitles | الذى والده يجبره ان يعمله لهذا ليس بالأمر الهام. |
Tatil zamanı başladı. Abartılacak birşey değil. | Open Subtitles | بدأنا ذلك في أيام العطلات إنه ليس بالأمر الهام |
Büyütülecek bir şey değil. Ben bile zor dayanırdım. | Open Subtitles | أعني، ليس بالأمر الهام بالكاد أمكنني المقاومة |
Madem o kadar büyütecek bir şey yok, arkanızdan koşup geldiğimde neden bu herif bana deli gibi bağırıp bagaja tıktı? | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام , لماذا عندما تتبعتكم هو صرخ في وجهي ووضعني داخل الصندوق الخلفي |
Ayağıma bir fırsat gelmişti. Sorayım dedim. O kadar da önemli değil. | Open Subtitles | جاءت الفرصة، فكرت في السؤال ليس بالأمر الهام |
Çünkü önemli değil. Ne fark eder ki? | Open Subtitles | لأنّه ليس بالأمر الهام ما الفارق الذي يشكّله؟ |
- Aslında o kadar da önemli değil. | Open Subtitles | ، فى الحقيقة هذا ليس بالأمر الهام مازالت عند البار |
Biliyorsun, babamın daha gelmemiş olması önemli değil. | Open Subtitles | أتعلم , ليس بالأمر الهام أن لم يحضر والدي |
Ucuz. Ama önemli değil. Ben olsam üstünü boyardım. | Open Subtitles | لونه مبهرج، ولكن ليس بالأمر الهام سأقوم بإعادة طِلائة |
önemli değil. Sorun yok. Ben iyiyim. | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام, لا بأس, أنا بخير |
Tören yirmi dakika falan sürecek çok önemli bir şey değil yani. | Open Subtitles | لن تستغرق المراسم سوى 20 دقيقة لذا ليس بالأمر الهام |
Bana çok önemli bir şey değil demişti ama sanırım gerçekten önemli bir şeymiş. | Open Subtitles | لقد قال أنه ليس بالأمر الهام لكنني أعتقد أنه كذلك |
önemli bir şey değil. Danny, muhteşemler. | Open Subtitles | إنه ليس بالأمر الهام - داني" ، إنه شعر رائع" - |
önemli bir şey değil kıyameti engelleyip onun işini bozdunuz. | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام... مجرد موضوع صغير عن تجنب نهاية العالم أدى إلى تهميشها |
Abartılacak birşey değil mi? | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام! |
Yani Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | أعني، ليس بالأمر الهام على الإطلاق |