Daha önce kaldınız yerlerin ne kadar lüks olduğunu biliyorum ama bu kaba olmanıza bahane değil. | Open Subtitles | أعلم أنك معتاد على المسكن الفاخر ولكن هذا ليس بعذر لتكون بهذه الوقاحة |
Biliyorum bu bir bahane değil ama olayın bu kadar çığrından çıkabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس بعذر و لكنني لم افكِّر أن الأمر سيخرج تماماً عن السيطرة |
Artık bir mazeret değil. | Open Subtitles | هذا ليس بعذر, ليس بعد الآن |
- Biliyorum bu bir mazeret değil... | Open Subtitles | أعلم حقاً أن هذا ليس بعذر... |
Bunun bir bahane olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | اعرف انا هذا ليس بعذر |
Morrie, bütün bunlar bir bahane olamaz mı? | Open Subtitles | يا إلهي، ذلك ليس بعذر حتى أليس كذلك؟ |
Bunun bahanesi olamaz. | Open Subtitles | هذا ليس بعذر أما إسم ملوك الهروب |
Ama bu bir bahane değil tabii çünkü telafi etmenin vakti geldi de geçiyor. | Open Subtitles | ولكن، الآن، هذا ليس بعذر. لأن الآن هو الوقت المناسب للإصلاح. |
Tabii bahane değil ama. | Open Subtitles | اعني,ان ذلك ليس بعذر |
Ama bu bahane değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس بعذر |
Bu bir bahane değil, biliyorum ama... | Open Subtitles | أعلم بأن هذا ليس بعذر, و لكن... |
bahane değil. | Open Subtitles | توّقفِ هذا ليس بعذر |
Bu bir bahane değil. | Open Subtitles | - هذا ليس بعذر - |
Bu bir mazeret değil. | Open Subtitles | هذا ليس بعذر |
Bu bir mazeret değil. | Open Subtitles | -هذا ليس بعذر ! |
Bu mazeret değil. | Open Subtitles | هذا ليس بعذر |
Bunun bir bahane olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأنّ هذا ليس بعذر |
Biliyorum, bu bir bahane olamaz ve senin suşun değildi. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس بعذر وأنه ليس ذنبك. |
Doğru, ligi sevmek bunun bahanesi olamaz. | Open Subtitles | أنت محقة. محبته للرابطة ليس بعذر. |