Saplantılı olmuştum. Ve saplantılı olmak iyi değil. | Open Subtitles | أدركت للتو أمراً كنت مهووساً والهوس ليس جيّداً |
Bu yeterince iyi değil. Ben gidiyorum. Seni tanımak güzeldi. | Open Subtitles | هذا ليس جيّداً بما يكفي ، أنا سئمت، سرّني التعرّف عليكِ. |
Demek solak, bu hiç iyi değil. Kızın yaraları sol taraftandı, eleman solak olmamalıydı. | Open Subtitles | يبدو أنه أعسر وهذا ليس جيّداً , لقد تم ضرب الفتاة في جانبها الأيسر ويجب ألا يكون الرجل أعسراً |
Tutamayacağın sözler vermek iyi değildir, değil mi? | Open Subtitles | أتعرف، ليس جيّداً أبداً كشفهم إذا كنت ستحتفظ بهم؟ |
- Güzel değil. Francis, anın tadını çıkar. | Open Subtitles | ليس جيّداً استمتع بهذه اللحظة (فرانسيس) |
Biliyorum, daha önce söylemiştim ama hiç iyi olmadı bu. | Open Subtitles | أعلم أنني قلتُ هذا من قبل، لكن هذا ليس جيّداً. |
sol el, iyi değil. sol elle dövülmüştü, ama o sağ elini kullanıyor. | Open Subtitles | يبدو أنه أعسر وهذا ليس جيّداً , لقد تم ضرب الفتاة في جانبها الأيسر ويجب ألا يكون الرجل أعسراً |
Zengin bir hafta sonu ziyaretçisinin öldürülmesi, işler için pek iyi değil. | Open Subtitles | تعرّض آخذي العُطل الأسبوعيّة للقتل، ليس جيّداً تماماً للعمل. |
Başarısız bir yazarın kendine acıyan ve sürekli hap yutan eşi olmak yeteri kadar iyi değil mi? | Open Subtitles | كونكِ زوجة كاتب فاشل ليس جيّداً بما يكفي لتتناولي حبوب مانع الحمل وتشعري بشفقة ذات؟ |
Havada hala duman var, senin için pek iyi değil. | Open Subtitles | مازال هناك رائحة دخان في الهواء و هذا ليس جيّداً لكِ |
Pek iyi değil, özellikle bu suçlamalar yok olmazsa. | Open Subtitles | ليس جيّداً خاصة إذا لم تسقط هذه الإتّهامات |
Pek iyi değil. Biraz uçuk bir tip. | Open Subtitles | ليس جيّداً جدّاً، إنّها غريبة بعض الشيء |
Tanrım, bu sadece sırtım için iyi değil. | Open Subtitles | يا ربّـاه، هذا ليس جيّداً للظهر |
Tanrım, bu sadece sırtım için iyi değil. | Open Subtitles | يا ربّـاه، هذا ليس جيّداً للظهر |
Senin için iyi değil, çünkü yardıma ihtiyacın var. | Open Subtitles | ليس جيّداً لك, لأنّك تحتاج مساعدة |
İyi değil, sana bir şey sormama izin ver. | Open Subtitles | ليس جيّداً لكن دعيني أسألك شيئاً |
Bu hiç iyi değil. Yine oluyor. | Open Subtitles | هذا ليس جيّداً إنّه يحدث مُجدّداً |
Psikolojik olarak bu iyi değil. | Open Subtitles | من الناحية النفسية، هذا ليس جيّداً. |
İyi değil bu. Sevmedim bunu. | Open Subtitles | لا، هذا ليس جيّداً لا يعجبني هذا |
Uzun süre geçmişte yaşamak iyi değildir. | Open Subtitles | ليس جيّداً العيش على ذكرى الماضي كثيراً |
Anlayacağın işler pek iyi görünmüyor. | Open Subtitles | الوضع ليس جيّداً في البيت. كم قد يكون الوضع سيّئاً؟ |
Peki, her ne yapıyorsan Hiç hoş değil. | Open Subtitles | حسنا، أيّا كان ما تفعله فهو ليس جيّداً |