"ليس حتى" - Translation from Arabic to Turkish

    • bile değil
        
    • kadar olmaz
        
    • kadar değil
        
    • bile yok
        
    • kadar hayır
        
    • bile mi
        
    • Ta ki
        
    • değil ki
        
    • kadar yok
        
    • bile değildi
        
    • bile olmaz
        
    • bile değilmiş
        
    • bile değilim
        
    • kadar bilmiyordum
        
    • bile değildir
        
    Afedersin. "Çoğu insan" deyip bana ders veren, insan bile değil. Open Subtitles شخص ما هو ليس حتى إنسان يعطينى محاضرة عن معظم الناس
    Ama onun için bir ay daha vermeliler. Daha formda bile değil. Open Subtitles كان ينبغي أن يكون ذلك خلال شهر واحد بالنسبة له إنه ليس حتى في مستوى الشكل المطلوب بعد
    Uzun sürmesini istemiyorum. Günlük ödeme bile değil. Open Subtitles لا أريد أن يطول عمري، هذا ليس حتى يوم التحصيل.
    -Albay'a söylemeliyiz. -Goa'uld olmadığından emin olana kadar olmaz. Open Subtitles يجب أن نخبر الكولونيل ليس حتى نتأكد أنه ليس جواؤلد
    Mükemmel olana kadar olmaz. Ama inan bana, sempatik oldu. Open Subtitles ليس حتى تكمل الرواية لكن أعدك أن تكون متعاطفة
    Bunu görene kadar değil. İki yüzlü alçak. Open Subtitles ليس حتى سمعت هذا اليوم هذا الفوز الرخيص وما شابهه
    Olaylar arasında zaman oranı bağlantısı bile yok. Open Subtitles ليس حتى في الفاصل الزمني المحدد بين الحوادث
    Aslında kendi rüyam bile değil. Bir arkadaşımın rüyası. Open Subtitles في الواقع، إنّه ليس حتى حلمي إنّه حلم صديق ليّ
    Doğru zaman değil, doğru zamanın dörtte biri bile değil! Open Subtitles ليس الوقت المناسب ليس حتى ربع الوقت المناسب
    Çöp. Kitaptan bir parça bile değil. Open Subtitles حسناً، إنه نفايه إنه ليس حتى بجزء من الكتاب
    Bir veterinerle çıkamazsın. Gerçek bir doktor bile değil. Open Subtitles لا تستطيعين مواعدة طبيب بيطري إنه ليس حتى طبيبا حقيقيا
    Yasadışı falan bile değil. Open Subtitles هذا ليس حتى من الناحية القانونية او ايّ شيئ
    Benim çocuğum bile değil. Öksüz. Cinayete kurban giden bir dostumun çocuğu. Open Subtitles إنه ليس حتى إبني , إنه يتيم والده عرض نفسه للقتل
    Yapamam. Ayağa kalkana kadar olmaz. Open Subtitles لا أستطيع ليس حتى أتمكن من الوقوف على اللوح
    Anlaşma tamamlanana kadar olmaz. Open Subtitles ليس حتى من اغلاق صفقة، ولكن هنا صورة لها
    Bu karmaşadan kurtulana kadar olmaz, ama söyleyeceğim. Open Subtitles ليس حتى نتخلص من هذه الفوضى, و لكن نعم سأُخبره
    Parayı ödeyene kadar, değil. Open Subtitles ليس حتى تدفعى الغرامة حتى ذلك الحين هى ليست سيارتك
    Bundan sonra en ufak bir yalan bile yok. Kendine bile çok kötü şekilde yalan söylüyorsun. Open Subtitles ليس حتى كذبات صغيره هنا وهناك أنت تكذب على نفسك على مستوى عميق جداً
    Silah sesleri başlayana kadar, hayır. Ayrıca orada silah sesi sıradışı değildir. Open Subtitles ليس حتى كُلّ ذلك إطلاقِ النار بَدأَ، و ذلك لَيسَ كُلّ ذلك الغير عاديِ.
    Asla mi? Kiçinda kelebekler uçusuyor desem bile mi? Open Subtitles ليس حتى أن قلنا لك أن هناك فراشة تطير فوق مؤخرته؟
    Konunun ne olduğunu sordum. Ama konuşmak istemedi,Ta ki adımı öğrenene kadar Open Subtitles وسألته عن ذلك لكنه لم يتحدث ، ليس حتى سمع اسمي.
    - Sloganımız o değil ki. - Evet ama beğendim! Eğlenceli! Open Subtitles -هذا ليس حتى شعارنا أجل لكنه أعجبني، إنه مسلّي!
    Ertesi sabah sekize kadar yok. Open Subtitles ليس حتى الثامنة صباحاً من اليوم الموالي.
    O benim tipim bile değildi. Open Subtitles بجانب، انه ليس حتى نوعي المفضل
    Bundan kertenkele bile olmaz. Dövüşmek için çok küçük. Open Subtitles انه ليس حتى دودة ، إنه صغير جدا على القتال.
    Time Out'ta okuduğuma göre o kadar özelmiş ki tam olarak restaurant bile değilmiş. Open Subtitles قرأتُ في مكان ما أن هذا المكان حصري جداً إنه تقنيا ليس حتى مطعماً
    Afedersin muhtemelen bunu söyleyecek pozisyonda bile değilim. Open Subtitles آسف، من... من المحتمل أن ليس حتى مكاني لأبقى
    Beni mahzene indirip, odayı gösterene kadar bilmiyordum. Open Subtitles ليس حتى إصطحبني إلى قبو نبيذه وأراني ما كان يخفيه.
    onların aynı paranın farkı yüzleri olmaları bile değildir, hatta aralarında aynı süremdeki farklı parçalar olması kadar fark yoktur. Aynı şeyin değişik tezahürleridir. TED والفنون ليس حتى أن هناك جوانب مختلفة لنفس العملة، أو حتى أجزاء مختلفة لنفس السلسلة، بل إنها مظاهر لنفس الشئ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more