Üzgün olman gereken neden bu değil. | Open Subtitles | حسنا, ليس ذلك ما يجب ان تكوني متأسفه عليه. |
Söyledikleri bu değil seni eğitimsiz salak. | Open Subtitles | ليس ذلك ما قاله لقد تجاهلت بعض الكلمات |
Evet ama ona söylemen gereken şey bu değildi. | Open Subtitles | أجل, و لكن ليس ذلك ما يفترض أن تخبرها به |
Demek istediğim tam olarak bu değildi efendim. | Open Subtitles | ليس ذلك ما افكر به بالضبط يا سيدي |
- Ben öyle demedim. - Ne dedin o zaman? | Open Subtitles | ــ ليس ذلك ما قُلتُه ــ حسناً , ماذا تقول ؟ |
İstediğim bu değil. Diyorum ki; | Open Subtitles | ليس ذلك ما أتمناه, ماأريد قوله هو |
Senin yaptığın bu değil mi Mulder? Sen de davranış profili çıkarmıyor musun? | Open Subtitles | حسنا، ليس ذلك ما أنت تعمل، مولدر، كprofiler سلوكي؟ |
Evie'nin söylediği bu değil. Yalan söylüyorsun? | Open Subtitles | ليس ذلك ما قالته " افي " أنتي كاذبة لعينة ؟ |
Önemli olan bu değil, biliyorsun. Chris'in bundan haberi var. | Open Subtitles | ليس ذلك ما يُهم وأنت تعرف (كريس) علِم بما حصل |
Şimdiye kadar yaramadı. Ama konu bu değil! | Open Subtitles | ليس إلى الآن, و لكن ليس ذلك ما أقصده |
Hayır, bu değil. Demek istediğim bu değildi. | Open Subtitles | كلا ليس ذلك ما قصدته. |
Demek istediğim tam olarak bu değildi, efendim. | Open Subtitles | ليس ذلك ما افكر به بالضبط يا سيدي |
Soru bu değildi. Onu sormuyorum. | Open Subtitles | ليس ذلك ما سألت ليس ذلك ما سألت |
Söylemeni umduğum şey bu değildi. | Open Subtitles | ليس ذلك ما كنت اتمنى أن تقوليه |
hayır, hayır, olan bu değildi. Onu terk etti. | Open Subtitles | لا، ليس ذلك ما حدث زوجته هجرته |
Ben öyle duymadım ama. | Open Subtitles | ليس ذلك ما سمعته مطلقاً |
Ben öyle duymadım ama. | Open Subtitles | ليس ذلك ما سمعته مطلقاً |
Ben öyle bir şey demedim. | Open Subtitles | ليس ذلك ما قُلته |
Neyse, konuşmak istediğim bu değil. | Open Subtitles | ليس ذلك ما اريد ألتحدث عنه |
İstediğim bu değil | Open Subtitles | ليس ذلك ما أريد |