Hükümet korumaları yakında gel-... Hayır, Kız kardeşin kaçırılmış! Şakalarına ayıracak vaktim yok şu an. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للمزاح سـأخذ كورنيليا كرهينة و أتجة نحو مركز القيادة |
- Bu saçmalıklarına ayıracak vaktim yok demiştim Silk! Birisiyle görüşüyorum. | Open Subtitles | أخبرتك، ليس لدي وقت لهرائك أنا سأقابل أحداً |
Kafanızdaki görüntülere ve duyduğunuz seslere ayıracak zamanım yok, tamam mı? | Open Subtitles | ليس لدي وقت لأضيعه على الرؤى والأصوات التي داخل رأسك، حسناً؟ |
İlişkiye ayıracak zamanım yok. Haftada 100 saat çalışıyorum. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لإقامة علاقات أنا أعمل 100 ساعة في الأسبوع |
Bunun için vaktim yok bu yüzden beni oraya götürmeniz gerek. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لذلك لذا سأحتاج منك أن تأخذني إلى هناك |
hiç vaktim yok, senin için çalışmakla meşgulüm. | Open Subtitles | هل تمازحني ؟ ليس لدي وقت مشغول جدا بالعمل لديك |
- Bekle ve gör dostum. - Bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | ــ دع الأيام تخبرك بذلك ــ ليس لدي وقت لذلك الآن |
Keşke benim kaltak acele etse biraz. Burada oturmaya zamanım yok benim. | Open Subtitles | أتمنى أن يسرعن عاهراتي ليس لدي وقت لأبقى هنا |
Ve onu tanımıyormuşsun gibi davranma çünkü bu saçmalık ve benim buna ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | ولا تدّعي أنك لا تعرفه لأن ذلك هراء ليس لدي وقت له |
Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok benim. | Open Subtitles | - لايمكنني الانزعاج من هذا ليس لدي وقت لهذا الهراء |
Çok iyi! Ama sizin saçmalıklarınıza ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا آسف ولكن ليس لدي وقت لعبك. |
Bu açmalığa ayıracak vaktim yok çocuk! | Open Subtitles | ليس لدي وقت لهذا الهُراء ، يا ولد |
Şu anda buna ayıracak vaktim yok, Simon. Dinle. | Open Subtitles | نعم حسنا ليس لدي وقت الآن سايمون اسمع |
İlişkiye ayıracak zamanım yok. Haftada 100 saat çalışıyorum. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لإقامة علاقات أنا أعمل 100 ساعة في الأسبوع |
Buna ayıracak zamanım yok. Park yerlerini geri ver gitsin. Peki. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لهذا , يا رفاق , فقط أعيدوا لهم أماكن مواقفهم المخصصة |
Sana ayıracak zamanım yok. Sen de tıpkı diğerleri gibisin. Yalancılara ayıracak zamanım yok benim. | Open Subtitles | لا تختلفي عن الجميع تكذبين مثلهم ، ليس لدي وقت للكذابين |
Bunun için vaktim yok. 75 çilekli kurabiyem var. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لهذا التذمر لدي 75 كعكات لأضع الفراولة عليها |
Şu anda bu hakkında konuşmak için vaktim yok, ben Piper yardım gitmek zorunda. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للتحدث عن هذا الآن علي الذهاب لمساعدة بايبر |
Şimdi, cevaplara ihtiyacım var ve hiç vaktim yok. | Open Subtitles | أنا الآن احتاج بعض الاجابات و ليس لدي وقت. |
Bakın, şu anda şaka için zamanım yok, tamam mı? | Open Subtitles | اصغيا , ليس لدي وقت للاحديثكما الان , حسنا ؟ |
Sizde olduğu kadar zamanım yok benim eski dosyalara bakmak için. | Open Subtitles | لذا ليس لدي وقت كثير مثلكما لأخوضبقضاياقديمة. |
Bak, toplantıları için zaman yok, tamam mı? | Open Subtitles | إنظري ، ليس لدي وقت لإعادة الشمل ، حسناً ؟ |
Kanka, hatunun sosyal statüsü belli olana kadar Fazla vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت كثير قبل ان يحدد مركزها الاجتماعي |
Aptal oyunlarına harcayacak vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للعب الألعاب الغبية الخاص بك. |