Sadece o değil, fakat onlar mesai dışı da çalışıyorlar. | Open Subtitles | ليس هذا فقط وإنما تعمل وقتاَ إضافياَ |
Sadece o değil, John McClane anını feda ettin. | Open Subtitles | ليس هذا فقط, بل ضحيّت بلحظة بطولتك. |
Sadece bu da değil, senin yüzünden cezama altı ay daha eklendi. | Open Subtitles | ليس هذا فقط, بل أضفت لي ستة شهور, ستة شهور إلى محكوميتي |
Sadece bu da değil, daima babama annelik etmek için yaşamış. | Open Subtitles | ليس هذا فقط انها تلتزم بحق بأن تكون جدتي |
Bu doğru mu? sadece bu değil. Fransız Kralı tutsak alındı. | Open Subtitles | ليس هذا فقط , فقد أسر الملك الفرنسي في ساحة القتال |
Bu kadar da değil. Ona her gün bir balon alırdı. | Open Subtitles | ليس هذا فقط لقد كان يشتري لها بالون كل يوم |
- Sadece bunları değil. - Öyle mi? | Open Subtitles | ليس هذا فقط - أوه ، لا - |
- Ama Sadece o değil. - O kadar zor değil. | Open Subtitles | لكنه ليس هذا فقط الامر ليس بهذه الصعوبة |
Hayır, Sadece o değil. | Open Subtitles | لا، ليس هذا فقط |
Sadece o değil. | Open Subtitles | حسناً, انه ليس هذا فقط. |
Hayır, Sadece o değil. | Open Subtitles | لا، ليس هذا فقط |
Ama Sadece o değil. | Open Subtitles | لكن ليس هذا فقط. |
Sadece bu da değil. Ağaca baktığında kendi kendine mırıldanıyor. | Open Subtitles | ، ليس هذا فقط بل إنه يحدق إلى الأشجار و يتمتم |
Sadece bu da değil, bu isimdeki bir asker son iki senede bir terfi almış. | Open Subtitles | ليس هذا فقط, الجندي الذي يحمل هذا ...الإسم تلقى ترقية خلال السنتين الماضيه... |
Sadece bu da değil beni, kendi canını korumak için kardeşinin gözlerini çalan bencil bir abi olarak düşündüler. | Open Subtitles | ليس هذا فقط .... بل ولقبوني بالطماع |
Konu sadece bu değil. Ben de bunu Brian'dan kaptım. | Open Subtitles | ليس هذا فقط لكن انا ايضا اخذت المرض من براين |
Ve sadece bu değil, bizim otonom araç filomuz da cep telefonu şebekesine dayanmaktadır. | TED | ليس هذا فقط ولكن أسطولنا من المركبات تعتمد على تلك الشبكة الخلوية |
Dahası, bu kadar değil, sadece bu değil, ayrıca gerçekten çok, çok çalışmalısınız. | TED | وليس هذا فقط ,, ليس هذا فقط .. إنما يتوجب العمل بكل إصرار بكل ما تحمل الكلمة من معنى |
Söylediğin yalan Bu kadar da değil, öyle değil mi? | Open Subtitles | ليس هذا فقط ما كذبت بشأنه ، أليس كذلك ؟ |
- Sadece bunları değil. - Öyle mi. | Open Subtitles | ليس هذا فقط - أوه ، لا - |