| Burada iki haftadır kimse yok. Benim adamlarımdan biri değil. | Open Subtitles | ليس هناك أحد هنا منذ إسبوعين هذا ليس أحد رجالى |
| Burada iki haftadır kimse yok. Benim adamlarımdan biri değil. | Open Subtitles | ليس هناك أحد هنا منذ إسبوعين هذا ليس أحد رجالى |
| Orada başka hiç kimse yok ve onlar yaradılış olarak hayvan değiller. | Open Subtitles | ليس هناك أحد ما عدا ذلك وهم ليسوا حيوانات طبيعية |
| Anne ya da abla diyebileceğim biri yok büyükbabam hiç var olmadıklarını düşünmemi söyledi. | Open Subtitles | ليس هناك أحد أستطيع مخاطبته بأمي أو أختي قال جدي إن عليّ التفكير بأنهما ليستا موجودتَين من الأساس |
| Hayatımda üç kez evlenme teklif edeceğim başka kimse yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك أحد في هذا العالم أردت أن يطلب مني الزواج ثلاثة مرات. |
| - Kimse sonsuz talepleri karşılayamaz. | Open Subtitles | مع فائق إحترامي، ليس هناك أحد بوسعه أن يلبي طلب غير متناهي. |
| Bütün takım hazırdır. Ama oyuncuların yanı sıra, stadyumda hiç kimse yok. | Open Subtitles | و لكن إلى جانب اللاعبين ليس هناك أحد آخر في الملعب |
| Yani bana bunları alacak kimse yok. | Open Subtitles | لذا ليس هناك أحد لكي أشتري له كُلّ هذه الأشياءِ الرائعةِ. |
| Şu an evde kimse yok. Lütfen mesaj bırakın. | Open Subtitles | ليس هناك أحد بالبيت الآن رجاءً إتركْ رسالة |
| Şu an evde kimse yok. Lütfen mesaj bırakın. | Open Subtitles | ليس هناك أحد بالبيت الآن رجاءً تركْ رسالة |
| Sana yardım edecek kimse yok. Söyle. | Open Subtitles | ليس هناك أحد يمكنه أن يساعدكِ , قولى ذلك |
| Ona yardım edecek kimse yok, yakalamak kolay olacak. | Open Subtitles | بما انه ليس هناك أحد لمساعدتها سيكون من السهل الامساك بها |
| Okuldan felan kimse yok. Mangal partisi. Ne olur gelin. | Open Subtitles | ليس هناك أحد من الجامعة أو أي شيء إنها حفلة شواء تعال رجاءً |
| Hayır. Uzun zaman önce birisi vardı. Ama yıllardır kimse yok. | Open Subtitles | لا، كان هناك شخص منذ فترة طويلة لكن ليس هناك أحد لعدّة سنوات |
| Dedelerden ve nenelerden başka kimse yok hiç kimse bizi tanımayacak. | Open Subtitles | ليس هناك أحد عدا الأجداد و الجدات لا أحد سيعرفنــا |
| Hayır. Aslında kimse yok. | Open Subtitles | كلا ، وهذا هو ما أود أن أعرفه ليس هناك أحد بالخارج |
| Otele o isimle kayıt yaptıran kimse yok. | Open Subtitles | ليس هناك أحد بذلك الاسم مسجّل في المنتجع |
| Bunun gerçek olmasını dilerdim ancak öyle olduğunu düşünmüyorum yani bana kalırsa o filmde Darby isimli biri yok. | Open Subtitles | ما تمنيته كان الحقيقة ولا أعتقد أنه هو إنه ليس هناك أحد اسمه داربي في هذا الفيلم |
| Bu sınıfta öyle isimli biri yok. | Open Subtitles | ليس هناك أحد في هذا الفصل بهذا الاسم |
| Bunu çözecek kimse yoktur, enişte. | Open Subtitles | ليس هناك أحد ليخبرك كيف تفعل هذا، زوج أختي. |
| - Kimse geri gelmiyor dostum, anladın mı? | Open Subtitles | ليس هناك أحد سوف يعود، يا صاح، إتفقنا؟ |
| Sana dedim kimsem yok. Bu işi yapmada sana güveniyorum. | Open Subtitles | أخبرتك، ليس هناك أحد آخر أنا أعتمد عليك لفعل هذا |
| Bay Phillips, bu odadaki insanlardan Missy'i umursamayan tek bir kişi bile yok. | Open Subtitles | سيّد (فيليبس)، ليس هناك أحد في هذه القاعة (غير مهتم بشأن ابنتك (ميسي. |