| Plan ne kadar iyi olursa olsun, başarı garantisi yok. | Open Subtitles | و لكن مازال ليس هناك ضمان مهما كانت جودة الخطة |
| Ama bunun garantisi yok. Dünyada kim bilir kaç tane Hannah var? | Open Subtitles | ليس هناك ضمان بعدد الذين يحملون إسم هينا في العالم |
| Ama bunun garantisi yok. Dünyada kim bilir kaç tane Hannah var? | Open Subtitles | ليس هناك ضمان بعدد الذين يحملون إسم هينا في العالم |
| Onları sağ salim bırakacaklarının garantisi yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضمان أنهم سيتركونهم يذهبون سالمين |
| Tedaviyi tekrar bulmamın bir garantisi yok.B | Open Subtitles | ليس هناك ضمان على استطاعتى أَنْ أَجِدَ العلاج ثانيةً |
| Shawn Farrell'ın bu sözde uyumluluk testinin tamamlanacağının garantisi yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضمان حول إختبار التوافق المزعوم هذا الذى تحدث عنه ، شون فاريل سوف يكون كاملا |
| Şu anda çalışıyor olabilir. Ama ne kadar işe yarayacak, bunun garantisi yok. | Open Subtitles | الى الان هو يعمل ,الى متى , ليس هناك ضمان. |
| Bunun bir daha olmayacağının garantisi yok. | Open Subtitles | أقصد، ليس هناك ضمان أنّه لن يحدث مرّة أخرى. |
| İşe yarayacağının garantisi yok, ama değişen frekans dizilerini kullanmanın başka bir yolu daha var. | Open Subtitles | ليس هناك ضمان من أنها سوف يعمل, ولكن هناك طريقة أخرى للنظر إلى سلسلة من الترددات المتغيرة. |
| Ancak sıcak bir aile toplanması olacağının garantisi yok, onlar ya da bizim için. | Open Subtitles | ولكن ليس هناك ضمان من انه سيكون جمع شمل الأسرة الدافئ بالنسبة لهم أو لنا. |
| Döndüğünde burada bekliyor olacağımızın garantisi yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضمان بأننا سننتظرك هنا عندما تعود |
| Başka birinin daha onu öldürmeye çalışmayacağının garantisi yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضمان بأن شخص آخر لن يحاول قتلها هل أنتي جاهزةٌ لهاذا السيرك؟ |
| Ve gemiyi döndürsek bile çatlaktaki gediği onarabileceğimizin garantisi yok. | Open Subtitles | وحتى لو إستدرنا بالسفينة حولها ليس هناك ضمان |
| Elbette, savcının verdiğin sözü yerine getireceğinin bir garantisi yok bu yüzden müvekkilinizin söylediği her şeyi kayıt altına almalısınız. | Open Subtitles | بالطبع ليس هناك ضمان أن المدعي العام سيحافظ على شروط الإتفاق للآخر ولهذا عليكم تسجيل اي شيء يقوله موكلكم |
| Restoranın hemen kâr yapma garantisi yok. | Open Subtitles | ولكن ليس هناك ضمان بأن المطعم سيغدو لي على هذا النحو |
| Böylece, emir yönergelerini tekrar başlatabilecek geniş tayflı bir sinyal gönderebilirim, ama bir garantisi yok. | Open Subtitles | توليد نبض طيف واسع... على أمل إعادة توجيهات قيادته لكن ليس هناك ضمان |
| Bakın, iş birliği yapsanız bile sözlerini tutacaklarının hiçbir garantisi yok. | Open Subtitles | "أنظر , حتى لو تعاونت مع "الريث ليس هناك ضمان يبقيهم على وعدهم |
| Başarılı olacağının bir garantisi yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضمان ان العملية ستنجح |
| Aklının gelecek sefer ne isteyeceğinin garantisi yok! | Open Subtitles | ليس هناك ضمان على ما سيحبه العقل لاحقاً |
| - Gidip yakalayalım. - Konuşacağının garantisi yok. | Open Subtitles | لنحضره ليس هناك ضمان على أنه سيتحدث |