Yapabileceğim bir şey yok. Yardım etmek isterdim... - ama yapamam. | Open Subtitles | أنا آسف ,ليس هناك ما أستطيع فعلة,أود المساعدة ,لكن لا أستطيع |
Eğer Santillan arkadaşınızı aldıysa yapabileceğiniz bir şey yok demektir. | Open Subtitles | إذا سانتيلان أخذ صديقك ليس هناك ما يمكنكم القيام به |
Ne düşündüğünüz çok önemli değil zaten yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، لا يهم ماذا تظنون لأنه ليس هناك ما تستطيعون فعله. |
Deli misin sen? Orada yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكنك القيام به بالخارج هناك |
Domuz yavrularını ayırana kadar benim halledemeyeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما لا يمكنني فعله حتى نفصل صغار الخنازير |
Ne de olsa hatırlamıyordun, bunda üzülecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يجعلك مُستاء، بما أن ليس لديك ذاكرة عنهُ |
O zaman endişelenmenizi gerektirecek bir şey yok, gülleriniz hariç tabii. | Open Subtitles | اذن, ليس هناك ما تقلق بشأنه, ماعدا ازهارك بالطبع |
Yatak sorunum yok benim. Beni rahatsız eden bir şey yok! | Open Subtitles | ليس لدي مشاكل حجره نوم , ليس هناك ما يزعجني في حجره نومي |
Zaten yapacak bir şey yok, başka bir kadınlasın senin hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum. | Open Subtitles | على أى حال ، ليس هناك ما نفعله إن لديك امرأة أخرى و بوجود امرأة أخرى ، إننى لا أريد أن أعرف شيئاً عنك |
Beni uyardığın için sağol, ama korkacak bir şey yok. | Open Subtitles | أنا أقدر تحذريك، لكن ليس هناك ما يوجب الخوف |
Öğrenmek istediği bir şey yok. Acele etmeliyim. | Open Subtitles | أقصد ليس هناك ما يريد معرفته, عليّ الأسراع |
Yapabileceğim bir şey yok. Kaptan gitmemiz gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكن أن أفغله عندما يقول الفائد أن علينا أن نذهب |
Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكنني أن افعله بخصوص ذلك الآن |
Korkacak bir şey yok demişti bana. | Open Subtitles | لقد أخبرني بأنه ليس هناك ما يدعو إلى الخوف |
İnanın bana, haberleri sunmaktan başka Karen için önemli hiçbir şey yok. | Open Subtitles | صدقوني، ليس هناك ما هو أكثر أهمية لكارين من تغطية الأخبار. |
Onu alıkoymak dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إسمع , ليس هناك ما يمكننا فعله, إلا أن نختطفه. |
Yapmanız gereken hiçbir şey yok, sadece yapmayı istedikleriniz var. | Open Subtitles | ليس هناك ما يفترض أن تفعله فقط ما تريد أن تفعله |
Ölüm onun canını sıkmıyor çünkü hayatta istediği birşey yok! | Open Subtitles | الموت لا يقلقه لأن ليس هناك ما يريده فى الحياة |
Benim için delicesine âşık bir delikanlıdan sıkıcı bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك ما هو أكثر مللاً من أن تكون مفتوناً بالشباب |
Korkmanıza gerek yok. Saray muhafızlarının komutası bende. | Open Subtitles | ليس هناك ما يخيف أنا قاد الحرس الأمبراطوري |
Sorun çıkartıyorsunuz. Zaten size yetecek kadar yok. | Open Subtitles | لا فائدة مما تفعلونه ليس هناك ما يكفي لكم على أي حال |
Gıda zehirlenmesiyse dediğin gibi endişelenecek bir şeyin yok demektir. | Open Subtitles | إنّه تسمّم غدائيّ ليس هناك ما يدعو للقلق |
Yani Sevgililer Günü bitinceye kadar, konuşacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | لذا حتى نهاية يوم عيد الحب, ليس هناك ما نتحدث عنه. |
Bu sana öğretebileceğim bir şey değil. Maalesef. | Open Subtitles | ليس هناك ما أستطيع تعليمه لك، ذلك الجرء المحزن |
Bana bak, kar tanesi, benim zencilerden öğrenecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | انظر يا قطعة الثلج ليس هناك ما اتعلمه من خادم زنجي |
Yıldönümünüzden daha önemli hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك ما هو أكثر أهمية من عيد زواجكما |