Başını iyice belaya sokmaktan başka yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً تفعله سوى الحصول على بعض المشاكل مشكلة جدية |
Bakın, ben de bazen yapmak istemediğim şeyler yaptım, ...ama değiştirebilmek için artık yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | اسمع , أعرف أشياء أتمنى لو أني لم أعرفها قط , أنا أيضاً لكن ليس هنالك شيئاً يمكنني القيام به لتغيير ذلك |
Kız bir numara ama kesin olan bir şey yok. | Open Subtitles | إنّها واحدة من المُرشحات ، أجل، لكن ليس هنالك شيئاً أكيداً بعد. |
Bana söyleyeceğin hiçbir şey sana yardım etmemi sağlayamaz, tamam mı? | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً تقوله لي ليقنعني على مساعدتك، اتفقنا ؟ |
Söyleyeceğin hiçbir şey, günün birinde sana, bana veya hepimize zarar vermek için birinin o kapıyı çalmayacağına beni inandıramaz. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً قد تقوله سيُقنعني بأنه لن يأتي يوماً ما، يدق فيه أحدٌ على ذلك الباب يبحث عن أذيتك أو أذيتي أنا أو أذيتنا جميعاً |
Aranızda bir şey yok mu şimdi? Hayır. | Open Subtitles | -لذا ، ليس هنالك شيئاً أكثر من ذلك بينكما؟ |
Gerçekten söyleyecek çok fazla bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً جديراً بالذكر. |
Sizin için yapacak bir şey yok burada. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً يمكنُك فعلهُ هنا |
Özür dilenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً لتعتذرين عنه |
Söyleyecek bir şey yok ki zaten. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً لتخبرها به. |
Gerçek bir şey yok, Howard! Hepsi düzmece! | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً حقيقي، يا (هوارد) كلُ شيء مزيّف |
"Ağlayacak bir şey yok." | Open Subtitles | " ليس هنالك شيئاً لتبكي لأجله "" |
Benim masamda bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً في مكتبي! |
Ama kârlı eserleri arasında değer taşıyan hiçbir şey yok. Ne diyorsun be? | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً قيماً |
Cebimde hiçbir şey... | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً في... |