Sen bana o tırda 1500 kutu Centrum var demiştin. | Open Subtitles | قلت لي أنه يوجد 1500 صندوق كحوليات في تلك الشاحنة |
bana hayallerimin peşinde koşmam gerektiğini söyleyen sen değil miydin? | Open Subtitles | أنت من قال لي أنه يجب علي أن اتَّبِع حلمي |
Lütfen bana onun masum olduğunu düşündüğün için yaptığını söyleme. | Open Subtitles | ومن فضلك لا تقُل لي أنه بسبب إعتقادكَ أنها بريئة |
Ve içgüdülerim ona inanmamı söylüyor. İçgüdülerim yalan söylemiyor, diyor. | Open Subtitles | وحدسي يقول لي صدقيه، حدسي يقول لي أنه لم يكذب |
Soğanları kesmesi gerekiyordu ama şimdi muhteşem barbekü sosumuzun tarifini hatırlayamadığını söylüyor. | Open Subtitles | لكن الآن يقول لي أنه لا يستطيع تذكر وصفة صلصلتنا للباربيكيو الرائعة |
Yani konuşan domatesi yeniden tasarlamazsak herifin imzalamayacağını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أنت تقول لي أنه لن يوقع حتى نعيد تصميم البندورة المتكلمة؟ |
Karavan bulabileceğini mi söylüyorsun yani? | Open Subtitles | أنت تقول لي أنه يمكنك ..الحصول على مقطورة |
Uzman bir doktora gittim, ki bu alandaki en yetkin kişi idi. bana şarkı söylemeyi bırakmamı söyledi. | TED | حينها ذهبت لرؤية مختصة بهذا المرض وكانت الافضل في هذا المجال وقالت لي أنه يتوجب علي التوقف عن الغناء |
Büyükannem ve büyükbabam, bana, çocuklarımızın çok fazla oyun oynamasına izin vermemiz gerektiğini öğretti. Çünkü hayat ciddi, ve bizim de onları hayatın ciddiyetine hazırlamamız lazım. | TED | لقد قيل لي أنه يجب أن لا نترك أطفالنا يلعبون كثيرا، لأن الحياة جديّة ويجب علينا تدريبهم على جديّة الحياة. |
Aslında bir keresinde bir terapist bana dedi ki, "Eve, iki yıldır buraya geliyorsun ve, doğrusunu söylemek gerekirse, bana hiç bir bedenin var gibi gelmedi." | TED | قال لي الطبيب ذات مرة ، ايف ، انت تأتين الى هنا منذ سنتين و لأكون صادقاً ، لم يخطر لي أنه كان لديك جسد ". |
Ve her zamanki gibi grup heyecanlıydı ama grupta bir kişi vardı ve bana oraya çıkamayacağını söylüyordu | TED | وكما جرت العادة، كان الفرقة متحمسة ولكن كان هناك رجل واحد في الفرقة الذي قال لي أنه لا يمكن أن يذهب إلى هناك. |
Emeklilik fonu temsilcisinin bana anlattıklarına göre tütün şirketleri benim portföyümün uluslararası hisseleri arasında yer alıyor. | TED | لذلك، ممثل الصندوق المهندم وضح لي أنه سيتم العثور على شركات التبغ في جزء الأسهم الدولية من ملف أعمالي. |
Elini eteğimden içeri soktu ve bana beni nasıl iyi hissettireceğini bildiğini söyledi. | TED | كان يضع يده أسفل تنورتي و يقول لي أنه يعلم كيف يجعلني أشعر بشعور جيد. |
Bu deneyim bana bu becerinin gizli gücünü ve dünyanın başka yerleriyle ortak bir dilin olduğunu gösterdi. | TED | وأظهرت لي تلك التجربة القوة الخفية لهذه الحرفة كما بيّنت لي أنه توجد هذه اللغة المشتركة التي أتقاسمها مع بقية العالم. |
Fotoğraflar tüm dünyaya yayıldı, bana o gün bir tarih yazıldığı söylendi. | TED | انتشرت الصور حول العالم، وقيل لي أنه تم صُنع التاريخ في ذلك اليوم. |
bana öyle geldi ki, koskoca sivil toplum dünyasında birisinin çıkıp kamu malları piyasası diye bir şey yaratması gerekiyordu. | TED | ولقد وضح لي أنه في العالم الغير حكومي هذا، يحتاج الشخص ليفكر حول تنظيم أسواق السلع العامة. |
Boşanmak istediğini söylüyor, Ne yapacağım bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد قال لي أنه يريد الطلاق, لا أعرف ماذا أفعل |
İçimden bir ses bunun florasan lambaları için olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | شيء ما يقول لي أنه لم يكن مجرد لتشغيل مصابيح الفلورسنت |
Hayır. İç güdülerim o kadar uzağa gitmeyeceğini söylüyor. Gizli bir sığınağı olmalı. | Open Subtitles | لا, غرائزي تقول لي أنه لا يمكن أن يرحل بعيداً, لا بد أن لديه مخبأ سري |
bana adamın kendini ona hiç tanıtmadığını veya ona hiç çıkma teklif etmediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أستقول لي أنه لم يقدم نفسه أو يطلب منها الخروج معه؟ |
Kendi dairemdeki tuvalete giremeyeceğimi mi söylüyorsun bana? | Open Subtitles | اتقول لي أنه لا يمكنني ان ادخل حمام منزلي؟ |
Karavan bulabileceğini mi söylüyorsun yani? | Open Subtitles | أنت تقول لي أنه يمكنك ..الحصول على مقطورة |