Bu kapıdan 40 metre ileride gitmek üzere olan bir erzak kamyonu var. | Open Subtitles | ماذا يجري؟ بعد 40 متر خارج هذا الباب، هناك شاحنة مؤن ستغادر قريباً. |
Size develer, atlar, silahlı eskort erzak, çöl araçları ve tanklar verilecek. | Open Subtitles | ستحصلون على جمال و خيول و حراس مسلحون و مؤن تكفيكم و مركبات لعبور الصحراء |
Uçağınız var mı? malzeme getiren uçak var mı hiç? | Open Subtitles | هل لديك طائرة هل هناك طائرات ستهبط هنا بها مؤن |
Buraya barınmak için geliriz. Ayrıca malzeme depolarız. | Open Subtitles | نحن نأتى هنا للإختباء ، و هناك مؤن هنا أيضا |
malzemeleri şehir merkezindeki Home Supply'dan alarak kendim inşa ettim. | Open Subtitles | لقد بنيته بنفسي مع مؤن اشتريتها من مركز التموين في وسط المدينة |
Yeni bir işçi ordusunu doyuracak kadar yeterli erzağımız yok efendimiz. | Open Subtitles | ليس لدينا مؤن تكفى لآطعام جيشآ جديد من العمال, مولاى. |
-Burası askeri olmayan bölgeye erzak hattı. | Open Subtitles | إنه خط حديد مؤن إلى المنطقة منزوعة السلاح سيأخذنا إلى الحدود مباشرةً |
Şu an kraterleri ve siperleri silah mevzilerini erzak ve eşya depolarını ele geçirerek ilerliyoruz. | Open Subtitles | الآن نحن نتقدّم عبر حفر وخنادق أسرنا مواقع المدفعية وبقايا مؤن ومستودعات الملابس |
Taze erzak almayacak mıyız? | Open Subtitles | سيدى هل نغادر بدون الحصول على مؤن و طعام طازج ؟ |
Taze erzak almayacak mıyız? | Open Subtitles | سيدى هل نغادر بدون الحصول على مؤن و طعام طازج ؟ |
Çocuklar, erzak 24 saatlik olsun. | Open Subtitles | أولاد. أربع وعشرين ساعة مؤن فقط. الحفاظ على حزم نورك. |
Kimse yok. erzak almaya gitmislerdir. | Open Subtitles | ، هذا المكان مهجور ربما ذهب صاحبه لجلب مؤن |
malzeme tedariği. | Open Subtitles | 52,273 تزويد المؤن، 50 ألفاً من أجل رحلة إلى مخزن مؤن |
Fırtınanın durduğunu ve malzeme aramaya çıktıklarını söyledi. | Open Subtitles | يقول العاصفة بدأت تنتهي وعلينا ان نبحث عن مؤن |
Ne vakit var, ne de gerekli malzeme. Bunu ustabaşına ver. | Open Subtitles | لا وقت ولا مؤن لديك، إليك هذه لتعطيها لكبير العمال. |
Bizce en iyi senaryo; suyun üzerine güvenli bir iniş yapmış olmaları olacaktır Bizim onları buluncaya kadar uçakta onlara yetecek malzemeleri olduğunu biliyoruz | Open Subtitles | أن يهبطوا بنجاح في المياه , ونعلم أن هناك مؤن كافية حتى نجدهم |
Muhtemelen temizlik malzemeleri veya elbise askısı almaya gitmiştir. | Open Subtitles | ربما خرجت لتجلب مؤن للتنظيف، أو لتشترى الشماعات |
Şimdi, bu en az iki ayımızı alacak... ve bize sadece bir hafta yetebilecek erzağımız var. | Open Subtitles | و الآن سيأخذ منا على الأقل شهرين و نحن ليس لدينا مؤن تكفينا لأسبوع واحد. |
Ben de Levazım Subayı'nın bu ordu için çok gerekli erzağı tedarik etmek için bir yerlere gitmiş olması için dua ediyorum. | Open Subtitles | وأصلي أن أمين المخزن في مكان ما يجمع مؤن كافية لجيشه |
Sonraki siparişte biraz boya malzemesi alalım. | Open Subtitles | لنحصل على بعض مؤن الطلاء في الطلبيه القادمه |
Çeşitli malzemeler, geri dönüş yolu, yiyecek. | Open Subtitles | ،الحصول على مؤن متنوعة ،مأوى، قُوت |
Hazırlanalım, yanımıza alabileceğimiz erzakları alıp çıkalım. | Open Subtitles | ,دعونا نستعد دعونا نجد اي مؤن ولوازم لدينا |
Dinle, Saint Mary ikmal noktası. | Open Subtitles | أسمعوا، "ساينت ماري" هي منطقة تزويد مؤن. |
Stokları var, suları, yiyecekleri var. - Elektrikleri bile var. | Open Subtitles | لديهم مؤن وماء وطعام، حتّى أن لديهم كهرباء. |
Malzemeye ihtiyacım var. Bul o zaman. | Open Subtitles | سأحتاج إلى مؤن - أعثر عليهم إذاً - |
Ufukta bir umut görünmüyor ve yanımızda hiç kumanyamız yok. | Open Subtitles | النهاية ليست فى مرمى البصر و لم يعد لدينا أى مؤن |