fidye parasını almaya gittikleri an yakalanırlar. | Open Subtitles | كلهم يتم القبض عليهم في اللحظة التي يحاولون فيها أخذ مال الفدية. |
Bilmediğin bir adama ateş ettin işte o adam fidye parasını ödeyecek olan adamdı. | Open Subtitles | لقد ارديت الرجل الذي كان من المفروض ان يدفع مال الفدية |
Ailesi fidye parasını ödemişti ama Daisy Armstrong asla dönemedi evine. | Open Subtitles | ابويها دفعا مال الفدية. ولكن الصغيرة دايزى ارمسترونج.. ...لم تعد مطلقا الى بيتها. |
İstediği fidyeyi zamanında toplayamazsan ortağın ölür. | Open Subtitles | إذا لم تستطع جمع مال الفدية خلال الوقت المحدد سوف يموت زملائك |
fidyeyi ödedik, lütfen oğlumuzu bırakın! | Open Subtitles | لقد دفعنا مال الفدية لأجل أن تطلقوا ابننا |
Belki de fidye parasını siz bulmuşsunuzdur? | Open Subtitles | أو ربما وجدت مال الفدية |
Bay Lindbergh, fidye parasını Condon'la iletme niyetinde. | Open Subtitles | ينوي (ليندبرغ) بتكليف (كاندن) بتسليم مال الفدية بنفسه. |
Hatta fidye parasını ödemek için Al Capone'dan teklif bile aldı ama o çocuk kaçırma olaylarında arabuluculuk yaparken gazeteye ilan veren John Condon adında tuhaf biriyle anlaştı. | Open Subtitles | ورده عرضاً من (آل كابون) لكي يدفع مال الفدية... بالنهاية، قام بتكليف شخص غريب الأطوار بإسم (جون كاندن)... والذي وضع إعلاناً بالجريدة لكي يجري تفاوضاً مع الخاطفين. |
Soygunu o düzenledi, fidyeyi aldı ve tabloyu hasarlı şekilde iade etti. | Open Subtitles | لقد نظم عملية السطو وأخذ مال الفدية وأعاد اللوحة تالفه هذا هو محقق الشرطة الذي كان مختفياً طيلة الليلة |
Fİdyeyi ne zaman teslim edeceğinizi bildireceğim. | Open Subtitles | أنا سأخبرك متى تُسلِّم مال الفدية. |
fidyeyi en iyi nasıl toplayacağımıza karar vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نقرر كيف ندبّر مال الفدية |
fidyeyi zamanında toplayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع جمع مال الفدية ليس بالوقت المحدد مجموعة ( كانت ليفر ) لديها سياستها |