Bunu söylüyorum çünkü Yaptığı şey alçakçaydı. | Open Subtitles | إنني أقول هذا فقط لأن ما فعله كان حقيراً |
Greg'in tek Yaptığı şey, Pam'i kıskandırmamak için kadının görünüşünün kötü olduğunu söylemesiydi. | Open Subtitles | الرجاء، كل ما فعله كان يقول غريغ أن المرأة ليست جميلة أن بام لم يكن غيور. |
Yaptığı şey yasa dışı. Tehlikeli olmasından bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | ما فعله كان غير قانونى ناهيك على أنه غير أمن |
Tek Yaptığı şey, özel birilerine sahip olduğumu hatırlatmaktı. | Open Subtitles | كل ما فعله كان تذكيري بأن لديّ شخصاً مميزاً |
Yaptığı şey Israil'de olanı görmekti, daha geniş yaklaşımlar, ve bir damla sulamayı nasıl yapacağını öğrendi. yani bu suyu bitki yığınına direk olarak getirmenin bir yöntemi. | TED | ما فعله كان رؤية ما يحدث في إسرائيل، مقاربة أكبر، ومعرفة كيفية تنفيذ الريّ بالتنقيط، التي هي طريقة لجلب الماء مباشرة إلى المخزون النباتي. |
Yaptığı şey canavarlıktı ama oğlum canavar değildi. | Open Subtitles | ما فعله كان متوحش لكنه ليس وحش |
Ve Yaptığı şey çok şaşırtıcıydı. | Open Subtitles | و ما فعله كان مذهلا |
Yaptığı şey yanlıştı. | Open Subtitles | ما فعله كان خاطئاً. |
Yaptığı şey daha kötüydü. | Open Subtitles | ما فعله كان أسوأ. |
Yaptığı şey daha kötüydü. | Open Subtitles | ما فعله كان أسوأ. |
Bence Yaptığı şey yanlıştı. | Open Subtitles | أعتقد أن ما فعله كان شئ خاطئ |