Bunu yapılacak listemde yarın ki maçta nasıl oynayacağım sorusunun hemen altına ekleyeceğim. | Open Subtitles | سأضعها علي قائمه ما أحتاج فعله مباشره أسفل كيف سألعب هذه المباراة الليله |
İstersen paramı hemen öde, senin olsunlar. Tabii. | Open Subtitles | حسنا, اذا دفعت لي مباشره يمكنك ان تأخذهم شريف. |
Maçı doğrudan Amerikan Kuvvetleri kapalı devresinden dinliyorsunuz. | Open Subtitles | المباراه تنقل اليكم مباشره من لوس انجلوس على شبكه القوات الامريكيه |
O gün, Bay Morstan, doğu yakasından bu eve, payını almak için doğrudan bu eve geldi. | Open Subtitles | فى احد الايام عاد السيد مورستان الى الوطن قادما من الشرق. اتى مباشره الى هذا المنزل |
O tanker 312 santigrat derecede patlayacak, tam şehrin ortasında, | Open Subtitles | ولذلك ربما يأتون مبكرا سيضج دوى تلك الشاحنه على 312 درجه مئويه فى مركز المدينه مباشره |
Bir dahaki sefere aperatifleri atla. direkt başlangıç yemeğini iste. | Open Subtitles | في المره القادمه تخطى المقبلات اذهب مباشره الى الطبق الرئيسي |
Biz de patlamanın kapıdan geldiğini görmek için tam zamanında yetiştik, tek atış, Direk kalbinden vurdu. | Open Subtitles | لقد أتينا في الوقت المناسب لنرى الصوت قادماً من الباب، كانت طلقه واحده اصابته مباشره في القلب |
Sonra doğruca Kongre Kütüphanesi binasına gitti orada bir mesaj ilettiğine inanıyoruz. | Open Subtitles | وبعدها ذهبت مباشره الى مبنى مكتبه الكونجرس فى اعتقادنا انها كانت تمرر رساله |
Saat 17.49'da ayrıldı, kapanmadan hemen önce. | Open Subtitles | ورحلت من هناك الساعه 5,49 قبل موعد الغلق مباشره |
Bayan Bianca, yemekten hemen sonra uçmanın doğru olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | آنسه بينكا, أنا لست متأكد بأنها فكره جيده بأن نطير بعد الأكل مباشره |
hemen ertesi gün beni Amerikan Elçiliğine şikâyet etti. | Open Subtitles | اليوم التالى مباشره اشتكتنى الى السفاره الامريكيه |
Ve ondan hemen sonra annemi arayıp ona yaptığımı söylerim. | Open Subtitles | وثم اتصل بأمي مباشره واخبرها اني فعلت ذلك |
hemen buraya geliyorsun. Yol boyunca kimseyle konuşma. | Open Subtitles | حسناً,عد لهنا مباشره ولا تتكلم مع اي احد بالطريق |
- Neden Almanya? Neden doğrudan size gelemiyorum? | Open Subtitles | لماذا المانيا لماذا لا احضر اليكم مباشره |
Bu bilgi doğrudan CTU karargâhından geldi. | Open Subtitles | لقد آتت المعلومات مباشره من وحده مكافحه الارهاب |
Ve sana doğrudan ulaşamazsa kime ulaşacak? | Open Subtitles | و بما انه لا يستطيع الوصول اليكِ مباشره ما الذى سيلجأ اليه بعد هذا ابنك ، صحيح |
tam atlayış bölgesinde uçak isabet aldı. Atladım. İki kişi daha aynı durumda. | Open Subtitles | تلقيت اصابه مباشره في منطقة الانزال فاخرجوني مع اثنين اخرين |
tam yarıştan önce ganyanların düşmesine neden olmayacaksın değil mi ? | Open Subtitles | لا تتسبب في إسقاط الرهانات مباشره قبل أن تبدأ |
direkt yemeğe mi gidiyoruz yoksa pezevengini arayıp giriş yapmamız mı gerekiyor? | Open Subtitles | اذا هل يمكننا الذهاب مباشره للغداء أو تودين التحقق مع قوادك أولا؟ |
Tamam, bir daha biri beni öldürmekle tehdit ettiğinde direkt sana gelirim. | Open Subtitles | حسناً , في المره القادمه التي يهددني احدهم بالقتل سأتي مباشره لنحوك |
Yani ona sert vurmalıyız şimdi, Direk olarak. | Open Subtitles | اذا لابد ان نضربه بقوة الان بطريقه غير مباشره |
Hücreden çıktı. doğruca duşa gitti. | Open Subtitles | خرج من الحبس الانفرادى ذهب مباشره الى الاغتسال |
Asyalı sunucumuz Trisha Takanawa bu yılın temasının belirleneceği seremoniden canlı bildiriyor. | Open Subtitles | المراسله الاسيويه تريشا تاكاناوا تنظم الينا مباشره من الاحتفال حيث يتم اختيار موضوع هذه السنه |
Londra'ya ulaşıp dosdoğru Langham oteline doğru sürdüm ve Kaptan Morstan'ın orada kaldığını, fakat bir gece önce ayrıldığını ve dönmediğini öğrendim. | Open Subtitles | عند وصولى للندن قصدت مباشره الى فندق لانجهام و اخبرت ان الكابتن مورستان |