diye düşünüyordum. erkenden gidip yük rampası bulup üstüne bindim ve harika bir görüşmeydi. | TED | ذهبت مبكرة واستخدمت حامل أغراض وقمت بمقابلة مذهلة. |
ama fark ettim ki bu kadar büyük bir şeyi erkenden planlamaya başlamak kimseye zarar vermezdi. | TED | ولكنني اكتشفتُ، لن يضر البدء في التخطيط من أجل شيء كبير جدًا، في مرحلة مبكرة جدًا. |
Ama çocuk felcini yenmenin kilit noktası erken teşhis, erken tedavidir. | TED | لكن مفتاح القضاء على شلل الأطفال هو الكشف المبكر، إستجابة مبكرة. |
Ama daha haber gelmedi olumsuz düşünmek için erken değil mi? | Open Subtitles | لم تسمع شيئاً بعد ، ألا تعتقد أن سلبيتك مبكرة قليلاً؟ |
Amfizemin ilk belirtileri. En az 12 yıldır içiyor olmalı. 18. | Open Subtitles | علامات مبكرة لانتفاخ الرئة إنه يدخن منذ 12 عام على الأقل |
- Günaydın, Sybil. - Bu sabah çok erkencisin. | Open Subtitles | طاب صباحك سيبيل انت مبكرة جدا هذا الصباح |
erkenden buraya geldiğini söylerdi... ve altına oturup şiirler yazarmış. | Open Subtitles | قالت بانها اعتادت ان تاتي الى هنا مبكرة وتجلس تحتها لتكتب القصائد |
Orada güvende oluruz. erkenden gidip bebek odasını hazırlamak istiyorum. | Open Subtitles | انا يمكنني الذهاب مبكرة واصنع غرفة الطفل |
Ertesi sabah hepimiz erkenden çıkmıştık. | Open Subtitles | لقد خرجنا جميعاً , ثلاثتنا , في ساعة مبكرة من صباح اليوم التالي |
Ertesi sabah hepimiz erkenden çıkmıştık. | Open Subtitles | لقد خرجنا جميعاً , ثلاثتنا , في ساعة مبكرة من صباح اليوم التالي |
McNeill Correctional Institute'de erken salıvermeleri teşvik eden bir araştırma yapılmış. | Open Subtitles | لقد كان هناك مبادرة إطلاق سراح مبكرة في معهد ميكنيل التصحيحي |
Şarabı sen getirdiğine göre, yarın biraz erken gelebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تأتين مبكرة غداً بما أنك جلبت النبيذ؟ |
Bu amcıklar akşamdan kalmaydı ve erken bir baslangıç için hazır değillerdi. | Open Subtitles | وهؤلاء هم الأوغاد المساطيل في الليلة السابقة ولم يكونوا مستعدين لبداية مبكرة |
Sanıyorum davranış bilimciler size söyleyecektir. Değiştirilmesi en zor olan alışkanlıklar hayatın ilk evresinde öğrendiklerinizdir. | TED | أعتقد ان علماء السلوك سوف يخبرونكم أن من الصعب تغيير العادات التي اكتسبتموها في مرحلة مبكرة من العمر. |
Yani, evrenin o en gerideki ilk zamanlarında çok basit ve anlaşılabilir olduğuna inanıyoruz. | TED | لذلك، بالعودة في أوقات مبكرة من الكون، نعتقد أنها كانت بسيطة جداً و قابلة للفهم. |
Bu, hayatımızın ilk aşamasındaki koşulların yaşamımızın geri kalanını etkilediği anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أن ظروفنا الحياتية في سن مبكرة يكون لها أثر عميق على الكيفية التي تسير بها بقية حياتنا. |
erkencisin biraz. Daha dersin başlamasına 12 saat var. | Open Subtitles | ألست مبكرة قليلا؟ أنا متأكد أن الحصص لاتبدأ حتى الساعة 12 |
erkencisin, anne. Akşam yemeği 8'de. | Open Subtitles | لقد اتيت مبكرة يا امي , العشاء في الثامنة |
Aynı zamanda biraz erkencisin. | Open Subtitles | و أنتِ ايضاً مبكرة بالقدوم قليلاً |
Ama farkediyorum ki, Aaron, öğrenmeyi çok genç yaşta öğrenmişti. | Open Subtitles | أدركتُ أنَّ هارون تعلّم كيف يتعلّم في سنّ مبكرة جدًا |
Araştırma makalesi tartışmamız için erkenciyim biliyorum. | Open Subtitles | ... أنا أعرف أني أتيت مبكرة للقيام بـ مناقشة الدراسات العلمية |
Dakik olmasının yanı sıra erkenci de. | Open Subtitles | ،وبالإضافة إلى أنها حريصة فهي أيضاً مبكرة مَن هي؟ |