Bayanlar ve baylar boksta kalan son itibar artık pencereden uçup gidiyor. | Open Subtitles | سيداتي سادتي، آخر ذرّة وقار متبقية في الملاكمة، تطير من النافذة فعلاً. |
Sadece Isolus'tan arta kalan enerji. - Onu yok edebilirsin! | Open Subtitles | إنه ليس حقيقياً كالآخرين إنه مجرد طاقة متبقية من الآوسيلوس |
Geçen çocuklar geldikten sonra kalmış bir kutu sarı kola. | Open Subtitles | إنها علبة صودا برتقال متبقية بعد زيارة بعض الأطفال لي |
Elimizde kalmış mı bir bakayım. | Open Subtitles | دعني أتحقق إن كان مازال هناك واحدة متبقية |
Dört yıllık cezasının bitimine üç ay kala. | Open Subtitles | قبل ثلاثة أشهر متبقية من عقوبة مدتها أربع سنوات |
Bu 20 dakikalık bir program, hala 9 dakikamız var. | Open Subtitles | هذه مقابلة مدتها 20 دقيقة مازال هنالك 9 دقائق متبقية |
Efendim, sadece iki çift beyaz eldiveniniz kaldığını arz ederim. | Open Subtitles | سيدى , هل أسجل بأن هناك زوجان من القفازات البيضاء متبقية فقط |
Dün geceden kalma yarım marguerita'mız var. | Open Subtitles | لدينا نصف بيتزا مارجريترا متبقية من ليلة أمس |
Bu noktada tam 180 dakika geçti ve profesörün, yolculuğunun yarısında 90 kilolitre yakıtı kalmıştı. | TED | عند هذه النقطة إنقضي 180 دقيقة والبروفيسور في منتصف رحلته ب90 كيلولتر وقود متبقية. |
İlginç bir teori, ama kalan 21 dakika içine tek yapmamız gereken, bu kadının bir şekilde işe karışıp karışmadığını öğrenmek, tamam mı? | Open Subtitles | نظرية مثيرة للإهتمام، لكن مع 21 دقيقة متبقية كل ما علينا فعله هو معرفة ما إذا كانت هذه المرأة متورطـة بشكل ما، حسناً؟ |
kalan 45'le Orokana, havaalanına geri döner ve iyi bir mola için salona gider. | TED | ب 45 كيلولتر متبقية. تعود اوروكانا إلي المطار لتأخذ إستراحة مستحقة بعد تعب. |
Olan şu ki sindirimden kalan artıklar olduğunda ilk önce iç büzgeçe iletiliyor. | TED | فما يحدثُ هو، عندما يوجد فضلات متبقية غير مهضومة، يتمُ ارسالها أولًا إلى العاصرة الداخلية. |
Sadece 3 tane kalmış, kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | هناك ثلاثة منهم فقط متبقية ، لا أريد ان يفوتني الشراء |
Senin sekiz canın kalmış olabilir, ama o canların her biri, bizim toplumumuzdan daha değerli. | Open Subtitles | ربما لديك 8 حيوات متبقية ولكن كل واحدة أكثر ثمناً منا جميعاً |
Bu ay daha bitmedi, son birkaç numaram kalmış olabilir. | Open Subtitles | على أي حال الشهر لم ينته بعد قد يكون لي بعض الحيل متبقية |
İlk yarıda sekiz dakika kala De La Salle'in iki taraflı oyuncuları bitkin gözüküyor. | Open Subtitles | بـ 8 دقائق متبقية على نهاية الشوط الأول يعاني لاعبا الثنائية من أجل الوقوف إلى قدميهما |
Diğer bir haberse, üzerimde hala 500 $ kadar var. | Open Subtitles | و فى أخبار أخرى ، فإن معى حوالى 500 دولار متبقية معى |
Sandvicin yarısının masada kaldığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | اتذكر اني رأيت نصف ساندويتش متبقية على تلك الطاولة |
- Fazla bir şey yok. Olaydan kalma birkaç çürük ve bir his. | Open Subtitles | معلوماتي قليلة لديّ بضع رضات متبقية وحدس |
Sadece bir kurşun kalmıştı. Hâlâ duruyor. | Open Subtitles | لقد كانت هناك رصاصة واحدة متبقية, ومازالت هنا |
İçinde birazcık iyilik kaldıysa, onu nasıl iyileştireceğimi bana söylersin. | Open Subtitles | إذا كان لديك ذرة خير متبقية فاخبريني كيف يمكن شفائه |
Bu yüzden mi benim için hiç hediye paketi kalmadı? | Open Subtitles | ألهذا السبب لم يكن هناك هدايا متبقية عندما غادرت ؟ |
Dördüncü çeyreğe girmiş bulunuyoruz ve maçın bitmesine on saniye kaldı. | Open Subtitles | و ها نحن في الربع الأخير عشرة ثوان متبقية في المباراة |
Yani yıkanmış ve kurulanmıştı. Hâlâ kadehin dibinde birkaç damla olduğunu söylüyor musunuz? | Open Subtitles | فهل ستظل متمسّكا بشهادتك, بأنه كانت هناك قطرات متبقية فى قاع الكأس ؟ |
Böylece 20 saniye gibi bir sürem kaldı ve eğer son birşeyle bitirecek olursak son 10 yıl sosyalleşmenin dönemiydi. | TED | لدي ٢٠ ثانية متبقية لذا سأترككم مع أي شيء العقد الماضي كان العقد الإجتماعي |
Dün akşam bizim için hazırladığın enfes lazanyandan kaldı mı? | Open Subtitles | هل هناك لازانيا متبقية من ليلة أمس؟ |
56 dakikamız daha var. Sorusu olan var mı? | Open Subtitles | أرى ذلك، ما زال لدينا 56 دقيقة متبقية ألديكم أيّ سؤال؟ |
Leroy'da dokuz bilet var, sadece tek bir tane kaldı. | TED | لدى لوري تسع تذاكر. وهناك واحدة متبقية. |