Efsaneye göre, dükkanı kapanıp, malları elinde kalınca... | Open Subtitles | يقال أنه عندما تم إغلاق متجره .. وأصبحالموظّفينعاطلين. |
Acaba, dükkanını Tanrının yıktığına dair bir kanıtı var mı? | Open Subtitles | ..هل لديه أي دليل لإثبات بان الإله هدم متجره ؟ |
dükkanının önünde uyuşturucu satan çocuklarla dalaşmış. | Open Subtitles | دَخلَ هناك مع طفلِ يَبِيعُه مخدّرات خارج متجره |
Üst kat özeldir, çıkamazsınız. Bay Quilp kendi dükkanında istediğini yapar. | Open Subtitles | لا تستطيع الذهاب للأعلى سيدي,إنه مكان خاص السيد كويلب له أن يفعل مايشاء في متجره |
Adamın dükkânını yaktılar yahu. Bu iş burada biter mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أعني، لقد أحرقوا متجره أتظنين أن هذه هي نهاية الأمر؟ |
Sutton her sabah Shady Grove istasyonuna arabasıyla gidip, dükkanına gitmek için kırmızı hatta biniyor. | Open Subtitles | كل صباح لكي يأخذ الخط الأحمر إلى المدينة الى متجره الذي يبيع فيه الشطائر |
Görünen o ki Grunfeld dükkanından nadiren uzaklaşmış. | Open Subtitles | يبدو أن جارنفيلد بالكاد غادر متجره |
Dedi ki Jamie 8 ay önce dükkana gelmiş hiçbir hatırası olmadan sadece adını tekrarlıyormuş. | Open Subtitles | وقال بأن جيمي تجول في متجره منذ ثمانية أشهر و كان فاقدا لذاكرته يردد اسمه فحسب |
Bana dükkânında göstermiş olduğu el çabukluğu gibi şaşırtıcı marifetlerinden bir başkasıydı. | Open Subtitles | كانت خفة يد أخرى مذهلة كتلك التي أراني إياها في متجره |
Bağırsakları çıkarılmış, derileri yüzülmüş ve adamın dükkanındaki domuzlar gibi küvette ters bir şekilde asılı bulunmuşlar. | Open Subtitles | منزوعي الأحشاء، و مسلوخين ومعلقين رأسًا على عقب في حوض الإستحمام لكي يجفّوا مثل الخنازير في متجره |
- Burası onun dükkanı değil. - Hayır öyle Nell. Ya da olacak. | Open Subtitles | لكن هذا ليس متجره لكنه كذلك ,نيل ,أو سيكون |
Onlara bunu verebilirdim ve dükkanı alt üst edip dağıtırdım. | Open Subtitles | لقد حطمت رأس ذلك الرجل حطمته جيدا وكسّرت متجره |
dükkanı lale işaretli olan. | Open Subtitles | واجهة متجره تحمل علامة الخزامى |
Aslında borçlarından kurtulursa, kendi dükkanını açmak istiyor. | Open Subtitles | في الحقيقه عندما ينتهي من قرضه فهو يرغب ان يفتح متجره الخاص |
Bil bakalım tam öldürüldüğü sırada dükkanını önünde kimin minibüsü görülmüş. | Open Subtitles | وخمّن مركبة من رصدت خارج متجره عندما مات |
Kısa süre önce dükkanını satışa çıkarmış ve haftalardır gören olmamış. | Open Subtitles | ووضع متجره مؤخرا للبيع ولم يراه احد منذ اسابيع |
dükkanının yakınındaki bir istasyondan binip Bronx son durağa gidiyormuş. | Open Subtitles | كان يسافر من مترو الأنفاق ويتوقف بالقرب من متجره إلى المحطّة الأخيرة في حي "برونكس" |
Bir dükkan sahibinin yeni dükkanının açılışına çiçek göndermişler. | Open Subtitles | هذا صاحب متجر يحصل على ورود في يوم افتتاح متجره الجديد... |
Bir dakika, dükkanında çalışanlar dün öğle yemeğinden sonra dışarıda olduğunu söylediler. | Open Subtitles | إنتظروا لحظة، الناس في متجره قالوا أنّه كان البارحة في الخارج منذ وقت الغداء. |
Ya sana ilk eşleştiğin kişinin pasta dükkanında çalışırken kasıklarını yaktığını söylersem? | Open Subtitles | وماذا لو أخبرتك أن أول شاب متوافق معك قام بحرق فخذه عن غير قصد في متجره لبيع الكعك |
Romeo Velastiche bize dükkânını kiralayan bir arkadaş. | Open Subtitles | "روميو فالاستيك " كان صديقاً ... ... و الذي مشكوراً أعار لنا متجره. |
Diğer taraftan da buraları kapatıp en iyi kızları kendi dükkanına alıyor. | Open Subtitles | وأيضًا إيقَاف المُسابقَة، يأخذ أفضَل الفتيَات ليُعزز متجره الخَاص. |
Bak. İpek dükkanından Tazaemon, bu pisliği o başlattı. | Open Subtitles | (تازمون) تاجر الحرير، من متجره بدأت كل الفوضى |
Evet, ben dükkana gittim. | Open Subtitles | نعم ,ذهبت إلى متجره |
Canal Caddesi'ndeki dükkânında... | Open Subtitles | في متجره في شارع القناة |
Şeker adam dükkanındaki parti için davetiye getirdi. | Open Subtitles | رجل الحلويات أتى بدعوات إلى حفلة في متجره. |
O bir berberdi, kendi dükkânı vardı. | Open Subtitles | لقد كان حلاقا وكان يمتلك متجره الخاص. |